Velayet hakkından söz edebilmek için anne ve babanın müşterek çocuklarının 0-18 aralığında olması gerekir.Medeni Kanun’a göre her kişi 18 yaşına kadar çocuk olarak tanımlanmıştır.
Türk Medeni Kanunu hükümleri mücibince ergin olmayan çocuk , ana ve babasının velayeti altındadır.Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.Anne ve baba çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar.Çocuğun korunmasına ilişkin olarak ise; çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde ana baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmez ise hakim tarafından çocuğun korunmasına ilişkin önlemler alınır.
Boşanma davalarında sıklıkla sorun teşkil eden ‘velayet’ hususu anne ve babanın , çocuğun ve dolayısı ile her durumun gereklilikleri değerlendirilmek suretiyle hüküm verilebilecektir.Eşler arasında mevcut ve devam eden bir boşanma davası ve çocuk var ise bu halde öncelikle mahkeme tarafından yargılamanın devamı boyunca velayetin taraflardan birine bırakılmasına tedbir olarak karar verilir.
Yargılama aşamasında eşlerin kusur durumuna bakılmaksızın çocuğun üstün yararı değerlendirilerek ,uzman görüşü alınarak ve yasal sınırda olması halinde çocuğun mahkeme huzurunda beyanı alınmak suretiyle gözlemlenerek karar verilir.
Velayet boşanma davası sırasında ve sonrasında yine mahkemeye başvurularak , çocuğun üstün yararına ilişkin herhangi bir değişiklik olması halinde mahkeme kararı ile değiştirilebilir.
Boşanma süreçlerinde sıklıkla çocukların psikososyal gelişimlerine , bakım ve gözetimlerine halel gelen durumlar çocukları olumsuz olarak etkileyebilmektedir.Ve boşanma süreci psikolojik olarak eşler kadar çocuklar açısından da travmatik olacağından bu sürecin hassas bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.Sıklıkla karşılaşılan bu durumda psikolojik yönden destek almak sürecin ağırlığının taşınmasına olumlu etkisi olacaktır.
Velayet hakkının ortak olarak kullanılması da yasal olarak mümkün olmakla eşlerin ortak velayet halinde çocuk bakımından hak ve sorumlulukları eşit olarak kabul edilecektir. Esas olan çocuğun üstün yararıdır.Eşlerden birinin boşanma kusurlu olması velayet hakkını kaybedeceği anlamı taşımaz.Nitekim boşanmada kusur diğer eşe yönelik ise ve çocuk ile kişisel ilişkisi daha iyi ise , boşanma davasında kusurlu olan eş de velayet hakkını kazabilme olasılığına sahiptir.
Velayet hakkı kendisinde olmayan eş açısından , yasanın belirlediği şartlar dahilinde ve tarihler aralığında müşterek çocuk ile bir arada olması bakımından kişisel ilişki tesisine hükmedilecektir.Nitekim çocukların anne ve babaya ihtiyaçları vardır.Ve bu ihtiyacın giderilmesi de çocuğun üstün yararınadır.Gelecek nesillerin bedensel ve ruhsal bakımdan sağlıklı olmaları ve mutlu olmaları için bu hususlar önem arz ettiğinden yasal çerçevede ayrıntılı olarak düzenleme yapılmıştır.