Metafor…

Ersin ERDOĞAN2020-10-01 10:02:31

Bir gerçek anlamı, ona benzerliği olan başka bir anlamla anlatma, benzerlik ilişkisinden yararlanarak bir sözcüğün, bir adın anlamını eğreti olarak aktarma sanatıdır metafor. Örneğin inatçı yerine katır, kurnaz yerine ise tilki demek gibi.

Metafor, bir durumu, sorunu, vakayı başka bir şekilde ifade etmek için de kullanılır. Bir şeyi başka şeyle anlatmaya, benzetmeye yarayan mecazlardır. Mecaz sanatı sayesinde mesaja canlılık, derinlik ve güçlü bir anlam kazandırılır.

Metaforlar dolaylı yoldan anlatımı sağladığı için mesajın kaynağa kişiselleştirilmeden iletilmesini sağlar. Bu yüzden de bilincin direncini kırar, bilinçaltına işler.[1]

Metafor, düşünme yetileri ve yaratıcılığı geliştirir. Anlaşılması zor soyut kavramları somut hale getirir. Bilimsel kavramların öğrenilmesi ve akılda uzun süre tutulması kolaylaştırılır. Bilimsel düşünme ve problem çözme yeteneklerini geliştirir.

Bizim aklımız somut olanı anlamaya programlanmış. Birisi bize hiç gitmediğimiz bir beldenin havasını anlatırken “Oranın havası çok sıcak ve nemlidir” demesiyle “İnsanın gömleği vücuduna yapışıyor, insan nefes alırken boğulacakmış gibi oluyor” demesi farklıdır. Birinci anlatım soyut bir tarif, ikincisi ise metaforla yapılan somut bir anlatımdır.

Bir düşünceyi benzetme, mecaz ya da metaforla anlattığımızda dinleyiciyi kendi düşüncemizin içine çeker, onun da bizim hissettiğimizi hissetmesini, düşündüğümüzü düşünmesini sağlarız. Metaforla anlatmak “sihir yapmak” gibidir.

Bilimsel ya da teknik konuları anlamakta zorlanmamız, konsantrasyonumuzu çabuk kaybetmemiz, konuların zorluğundan çok anlatım dilinin soyut olmasındandır. Dil ne kadar soyut olursa anlaşılması o kadar zorlaşır. Eğer dinleyene ne dediğimizi anlatmak istiyorsak kullandığımız dilin duygularımıza, sezgilerimize hitap etmesi gerekir.

Örneğin; Tüketiciler de kendilerini benzetmeler, mecazlar ve metaforlarla anlatırlar. 2004 yılında ev kadınları üzerinde yapılan bir araştırmada bir kadın, “Kendime baktığımda aynada kocaman bir sıfır görüyorum” demiş. Bu anlatım tam anlamıyla bir “benzetme”,  bir “mecaz” yani metafordur. Kadın, sayfalarca anlatılacak duygu ve düşüncesini bir cümlecikle anlatıvermiş. Başka hiçbir anlatım biçimi bu kadar güçlü olamazdı. Hiçbir sosyolog bu düşünceyi bu kadar kısa bir yolla anlatmayı başaramazdı. Bu yüzden pazarlama ve marka yönetimi tam anlamıyla bir “metaforlar cennetidir”. Gündelik hayatımızı anlatan metaforlar, bizim markalarla ilişkilerimizi de anlatmanın en güçlü araçlarıdır.

Gerald ve Lindsay Zaltman’ın yaptıkları araştırmalarla dünyanın pek çok yerinde insanların neredeyse aynı “benzetme” ve “metaforları” kullanarak kendilerini ifade ettiklerini ortaya çıkardılar. Üstelik kullandığımız metaforlar bizim bilinçaltımızı açığa çıkaran en önemli göstergeler. Hayatı bir “maceraya” benzetenle bir “sınava” benzeten insan kuşkusuz farklı değer yargılarına sahiptir. Bir insanın kendini ifade ederken kullandığı dil, onun bilinçaltını su yüzüne çıkarır. Bu nedenle tüketicilerin kullandıkları metaforları anlamak markayı doğru yönetmek için bulunmaz bir hazinedir.

Kendimizi iyi anlatmanın ve karşımızdakini ikna etmenin en etkili yollarından biri metaforlarla konuşmaktır. Eğer anlaşılmak istiyorsanız en kısa ve etkili yolu seçin. Metafor kullanın! Metaforlarla konuşun! Metaforlarla anlatın! [2]

Düşüncenin doğası gereği özünde metaforik bir yapıya sahip olduğu görüşünden hareketle Bilişsel Dilbilim alanında yapılan çalışmalar,  metaforun sadece mecazi bir dil kullanım aracı olmadığını, aynı zamanda gündelik söylem içerisine nüfuz eden bilişsel bir süreç olduğunu ortaya koymuştur.

Metaforlar, kültürel inançlar, ideolojiler ve toplumsal uygulamalarla yakından ilişkilidir. Sosyal ve politik gerçekliği kurmada önemli bir rol oynadıklarından özellikle politik söylemde ve medya söyleminde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Medya yazarlarının veya konuşucularının örtülü niyetleri ve güç ilişkilerini sosyal ve kültürel bir bağlamda araştırmayı ve metaforun ideolojik etkilerini incelemeyi amaçlayan bir yaklaşıma göre metafor, günlük yaşantımıza ait deneyimlerimiz ile güçlü duygusal tepkilerimizi uyaran kökleşmiş kültürel değerlerimizi birleştirmede etkili bir söz sanatıdır.

Söylem içerisinde tercih edilen metaforların seçimini ‘ikna etme’ hedefi belirlemektedir. Bu sebeple eksiksiz bir metafor kuramı için hem sosyal hem de bireysel faktörlerin göz önünde bulundurulduğu edimsel bir bakış açışına ihtiyaç vardır. Örneğin; darbecilerin hedefine girmemek için, Darbe kelimesini kullanmak istemeyen medya yıllarca “Ordu bir kez daha demokrasiye müdahale ediyor” metaforu kullanılmıştır. Demokrasiyi savunan darbe karşıtı yazarlar için de darbe yanlıları “demokrasi havarisi yandaş köşe yazarları” metaforunu kullanarak eleştirilerini yapmışlardır.

Metaforlar,  sadece dilimizin bir parçası değildir,  aynı zamanda düşünce sistemimizin de vazgeçilmez bir parçasını oluşturmaktadırlar. Okunan metinlerin belli bir şekilde yorumlanmasında etkili olan güçlü duygusal tepkileri ortaya çıkarmada ikna edici bir role sahip olduklarından düşünce yapımız ve akıl yürütme sistemimiz üzerinde etkili bir rol oynamaktadırlar.[3]

Lakoff ve Johnson’ın da belirttiği gibi, bir kültürün temel değerleri o kültürdeki en temel kavramların metaforik yapısıyla uyumludur. Metaforlar dilden bağımsız zihinsel yapılardır,  ancak dil vasıtasıyla ifade bulmaktadırlar.  Metaforik düşünce sıradan,  doğal ve çoğunlukla bilinçdışı ve otomatiktir.

Günümüzde metaforun en çok kullanıldığı 2 alandan biri siyaset diğeri ise medyadır. Metaforlar siyasi söylemlerde ve gazete köşe yazılarında sıklıkla başvurulan ögelerdir ve metinlerdeki söz bilimsel etkiyi artırmaktadır.

Bazen her şeyi apaçık veya negatif kelimelerle söyle/ye/mez veya yaz/a/mayız. Ama negatif şeyleri pozitif, pozitif şeyleri de negatif cümle kalıplarıyla söyler ve yazabiliriz. Bunun için metaforları her iki yönde de kullanarak derdimizi ve düşüncelerimizi anlatabilir, yazabilir ve eleştirilerimizi yapabiliriz.

Bazen eleştirdiklerimizi hedef olarak göstermeden veya eleştirdiklerimizin hedefi haline gelmeden metaforları kullanmak zorunda kalabilirsiniz. Ancak dinleyenler ve okuyanların metaforları anlama yeteneklerinin gelişmiş olması lazım. Aksi takdirde sürekli metaforlar üzerinden anlatım hiçbir şey anlatılamamış etkisi yaratır. Metaforların bolca kullanıldığı bir dünyada toplumun çoğunluğu metaforlar ile verilmek istenen mesajları anlayabiliyor.

Metaforlar bazen güldürür bizi…

Örneğin, Vekilin biri meclise hararetli bir şekilde hitap ederken: “Bu meclisin yarısı hıyardır” der. Gelen tepkiler üzerine “Özür dilerim! Sözlerimi geri alıyorum. Bu meclisin yarısı hıyar değildir” der.

Bazen de hem güldürüp, hem üzüp hem de düşündürür bizi…

Tıpkı, “Bardağın yarısı boş” demek yerine “Bardağın yarısı dolu” demek gibi…

Ya da “İşsizlik oranı yüzde yirmi beş” demek yerine, “İstihdam oranı yüzde yetmiş beş” demek gibi…

Metaforlar hangi yönde olursa olsun, gerçekleri ve sonuçları değiştiremez… Kulağınızın birini ister sağ elle, ister sol elle tutun gerçek de sonuç da aynıdır. Tutulan sadece kulaktır ve bir tanedir…

 

Kaynakça:



Anasayfa