İNCİLİN KEHANETLERİ...

Mehmet Ziya Odabaş2020-06-06 09:43:14

İsrail 1948’de kuruldu…
Kurulur kurulmaz Ortadoğu’da savaş başladı; ARAP-İSRAİL savaşları…
İsrail tehlikedeydi…
Arap-İsrail savaşları gün gelir MÜSLÜMAN-YAHUDİ savaşlarına dönüşebilirdi…
İşte Oded Yınon tam böylesi bir süreçte, 1982 yılında büyük bir öngörüyle yeni Ortadoğu senaryosunu çiziyordu;1980’lerde İsrail İçin Straeji…
Yeni İsrail stratejisinin hedefinde Ortadoğu’daki Müslüman ülkeler vardı, bunu Yahudi stratejist İsrael Shahak söylüyordu, şöyle ki;
‘İsrail stratejik düşüncesinde, tüm Arap devletlerinin daha küçük parçalara bölünmesi hep tekrar tekrar görülen bir kavramdır. Örnek vermek gerekirse, Irak’ta İsrail için olabilecek en iyi şeyin; Irak’ın Şii ve Sünni devletler ve Kürt tarafının ayrılmasıdır.’
İsrail’in bu yeni stratejisinde ilk hedefi Irak’tı;
‘Bizim için Irak’ın feshi, Suriye’nin feshinden bile daha önemlidir. Irak Suriye’den daha güçlüdür. Kısa vadede İsrail’in en büyük tehdidi Irak’ın gücüdür’.
Bu hedefe giden yol İran-Irak savaşından geçmekteydi;
‘Bir Irak-İran savaşı Irak’ı parçalayacak ve bize karşı geniş bir cephede çatışma organize etmesine imkan vermeden çökmesine sebep olacaktır’.
Bu hedefe ulaşmak için düşünülen Irak’ı parçalamaktı;
‘Üç büyük şehir etrafında üç (veya daha fazla) eyalet var olacaktır: Basra, Bağdat ve Musul ve güneydeki Şii bölgeler Sünni ve Kürt kuzeyden ayrılacaktır’.
Parçalama stratejisinin dayandığı nokta, Müslüman coğrafyadaki etnik ve dini temeldeki farklılıklardı;
‘Araplar arasındaki her türlü çatışma kısa vadede bize yardımcı olur ve Suriye ve Lübnan’da olduğu gibi önemli bir hedef olan Irak’ın parçalanması için yolu kısaltır. Osmanlı döneminde Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da etnik/dini bazda bölgelere bölünme mümkündür[1]’.
Tevrat, bu yeni İsrail stratejisi temelinde çıkarılacak Ortadoğu savaşlarını destekliyordu;
‘“Ey Babil, erden kız, in aşağı, toprağa otur… Öç alacağım, kimseyi esirgemeyeceğim... Onu durduracak büyü yok elinde, başına gelecek belayı önleyemeyeceksin. Üzerine ansızın hiç beklemediğin bir yıkım gelecek… Gençliğinden beri alışveriş ettiğin herkes kendi yoluna gidecek, seni kurtaran olmayacak.’[2]
İncil de bu İsrail stratejisini destekliyordu;
“Yedi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: ‘Gel’ dedi, ‘Sana engin suların kenarında oturan büyük fahişenin çarptırılacağı cezayı göstereyim’… ‘Büyük Babil, Dünya Fahişelerinin Ve İğrençliklerinin Anası’… Gördüğün canavarla on boynuz fahişeden nefret edecek, onu perişan edip çıplak bırakacaklar. Etini yiyip kendisini ateşte yakacaklar. Çünkü Tanrı, amacını gerçekleştirme isteğini onların yüreğine koymuştur. Öyle ki, Tanrı'nın sözleri yerine gelinceye dek krallıklarını canavara devretmekte sözbirliği edecekler.’[3]
Babil günümüzdeki Irak’tı…
ABD’ye gelince, o da BOP projesiyle İsrail’i destekliyordu, şöyle ki;
‘Bölgede yapılacak adil bir düzenleme Irak’taki üç Sünni ağırlıklı bölgeyi budanmış bir devlet haline getirecektir ve bu bölgeler zaman içerisinde Akdeniz’e yönelmiş bir Büyük Lübnan’a kıyılarını kaybetmiş olan Suriye ile birleşmeye karar verebilir ki bu durumda Fenike yeniden doğmuş olur. Diyarbakır’dan Tebriz’e kadar uzanan bağımsız bir Kürdistan, Bulgaristan ve Japonya arasında en Batı yanlısı devlet olacaktır’.
ABD son sözünü şöyle söylüyordu;
‘5,000 yıllık tarihten bir diğer kirli sır da şudur: Etnik temizlik işe yarar’[4].
Tevrat ve İncil’de geçen kehanetlerle Hıristiyan dünyasında inanç desteği sağlayan ABD ve İsrail Ortadoğu’da savaş arenasına iniyordu…
İşte bugün Ortadoğu’da yaşananlar budur!

 

 

Anasayfa