KİM DÜZGÜN Kİ?

Şafak DELİÇAKAR2020-05-18 10:30:59

Bu ülke de asker kötü, polis faşist, bekçi kaba hiçbirini sevemedik gitti. Peki, bunlar kimin çocukları? Senin, benim, onun, sizin, bizim, onların çocukları değil mi?

Bu ülke de öğretmen komünist, faşist, doktor paracı, ebe-hemşire mazlum, memur avantacı, hademe işini bilir, şefler, amirler, müdürler yükçü, yükünü tutar, profesörü, mühendisi, bürokratı, mimarı, müşaviri paraya para demez.

Bu ülke de hakimi, savcısı, avukatı vesayet altında olduklarını söyler, siyasetçi yalancı, oy hırsızı, şarlatan, söz konusu para ve menfaat olunca ideolojisini de, memleketini de unutur. Peki, bunlar kimin çocukları? Senin, benim, onun, sizin, bizim, onların çocukları değil mi?

Bu ülke de işçi, emekli, köylü ve çiftçi, emekçi bütün kesim sefilleri oynarken, ülkenin sefasını süren azınlık ta ki, ya yüzde 5 veya 10’luk kapitalistler peki, kimin çocukları? Kimin? Hadi söyleyin bakalım.

Bu ülke de A’dan Z’ye bütün meslek grupların da çalışan kesim (Sermaye ve kapitalist sömürü düzeni içerisinde olanlar hariç), bizim çocuklarımız değil mi? Ama işimize gelmediği zaman bunları eleştirmek, tenkit ve şikayet etmek çok kolay değil mi?

Ama bu ülke de 7/24 esasına göre çalışan ve işine gelmedi mi askeri, polisi, bekçiyi, yerden yere vurmak ta çok kolay değil mi? Yalnız güvenlik personelleri mi? Sağlık emekçilerini de yerden yere vurmak çok kolay değil mi? Siz nasıl ve kimler sayesinde mışıl mışıl nasıl uyuduğunuzu biliyor musunuz? Peki.

Fazla uzatmadan, Ordu’da daha sokakta yürüme adabının değişmediğini ve bu kültürün hala gelişmediğini defalarca yazmıştım. Yürürken dirsek çarpmalar, insanın üzerine abanmalar, öksürmeler, aksırmalar, sözlü, sözsüz tacizler, belki elli kere yazmışımdır. Bu yüzden sonu kavgalarla hatta cinayetlerle biten vakalar görüp yaşamadık mı bu şehirde?

Ordu’da güvenlik güçlerinin vatandaşa karşı çok kaba davrandığını bazı vatandaşlar serzenişte bulunmuş! Gerekçe haklı veya haksız olabilir. Eleştiri ve şikayet yapılan yorumlarda bir hücum bir hücum ki sormayın gitsin. O yorumları yapanların kendilerinin, eşlerinin, çocuklarının ne işler yaptığını da çoğunu bilirim. Bunlar hiçbir zaman çuvaldızı kendilerine batırmayan tayfalar tabi…

Vekilinden alın, kuyumcusundan tutun, yalakçısından çıkın. Yahu yazık. Günah kefesine soktuğunuz kişiler bu ülke de toplumun huzur ve asayişini sağlamada görevli güvenlik kademesinde çalışan senin, benim, onun, sizin, bizim, onların çocukları değil mi?

Hata insanlara mahsustur. Düzelebilecek hatalar vardır, düzelmeyecek hatalar vardır. Polis veya bekçi kaba mı davrandı? Üstüne söyler, ikaz ettirir sorunu çözersin. Telafisi mümkündür.

Peki, bir doktor, bir hastanın ameliyat sonrası karnında, göğsünde, döşünde, midesinde, iğne-iplik-makas-neşter-bez vs unutarak hastanın ölümüne sebebiyet vermesi düzelebilir mi peki?

Bak gördünüz mü? Örnekleri çoğaltmak mümkün değil mi? Dediğim gibi hata insanlara mahsustur. Karalamak ise aciz ve kabiliyetsiz insanların işidir değil mi? Bir siyasetçi muhalifte olsa, önceliğinin Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında ve bünyesinde bulunan kurumların selametini kollamak ve korumak zorundadır. Koltuklar sadece misafir ağırlar. Ama koltuk bakidir.

Şimdi o salya sümük, pervasızca yorum yapanlara söylüyorum. Oturup bir kere daha düşünün bakalım. Düşünün; Bu ülke de askeri, polisi, bekçiyi, öğretmeni, ebe-hemşireyi hiçbirini sevemedik gitti. Değil mi?

Peki, düzgün olan kim? Kim düzgün ki? Peki, bunlar kimin çocukları? Senin, benim, onun, sizin, bizim, onların çocukları değil mi?

 

 

 

Anasayfa