KUL HAKKINI ANCAK KUL AFFEDER…

Şafak DELİÇAKAR2020-04-30 10:32:00

İçerisinde bulunduğumuz Mübarek Ramazan ayında, İslam ve Müslüman aleminin birlik ve beraberlik dayanışması ön plana çıktı. Yardımlaşmaya ve dayanışmaya hassasiyet gösterdiğimiz bu ayda dinimizce emredilen kati günahlardan kaçınmamız şiddetle tavsiye ediliyor. Öyle ki, bunların en başında da kul hakkı geliyor.


İnsan şerefli bir mahluktur. Onun hürriyet, haysiyet, namus ve şeref gibi manevî hukukuna yönelik bir haksızlık kadar, canına ve malına yapılan bir tecavüz de o nispette ağır bir mesuliyeti gerektirir.

İslâmda esas itibariyle bir Allah hakkı, bir de kul hakkı vardır. Allah hakkı, her insanın Rabbine karşı yapması gereken kulluk vazifeleridir. Bu hususta yaptığı bir kusur, günah ve eksiklikten dolayı Allah'a yalvarır, tövbe istiğfar ederek affını diler.

Fakat kul hakkı öyle değildir. Onun bir tek telâfisi vardır, o da haksızlığa uğrayan, hukuku zayi olan kişiyle bizzat görüşüp özür beyan etmek, helâllik dilemekle birlikte, maddi bir kaybı varsa telâfisine gitmektir.

Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyururlar:
"Bir kimse kardeşinin haysiyetine, yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak verilebilecek altın ve gümüşün bulunmadığı günden (kıyamet) önce helâlleşsin. Aksi halde, yaptığı haksızlık nispetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama verilir."

Bu hadisle hareket edilerek Mübarek Ramazan ayında Rabbim, başta tüm okurlarımız olmak üzere bütün Müslüman kardeşlerimizi kul hakkına girmekten muhafaza eylesin. Unutmayın kul hakkını ancak kul affeder…

Anasayfa