Düz mahalle içinde yaşıyorum. Virüs sokakları kesmiş, in, cin top oynuyor. Komşular balkonlarda aktif, mangalda kül bırakmıyor birçoğu iş dedikoduya gelince. Camı siliyor, halılarını tartaklıyor penceresinde, maskesiz sokağa çıkmıyor ve en önemlisi sosyal mesafesini korumayı ihmal etmiyor.
Gel gelelim, akşam olup belli bir saat geçince, evinde kendini korumak, dezenfekte etmek için yaptığı gün boyu temizliğin çöpünü, balkonundan sokağa bırakıyor. Yüksek binadan olanca hızıyla düşen çöp poşeti, sokağın ortasına dağılıyor. Gökyüzünde aç biilaç kanat çırpan martılar üşüşüyor bu defa çöpün başına. Günlük rızkını didiklerken çöpler bütün sokağı kaplıyor. Hayvanların aç kaldıkları için o çöplere hücum edişine mi? Yoksa o çöpü oraya umarsız ve kaygısızca fırlatan densizin cahilliğine, ahlaksızlığına mı yanayım? bilemezken, gecenin ilerleyen saatinde çöpçü beliriyor sokağın başında, elinde eldiven, eğilerek tek tek topluyor çöpleri. Eğildikçe maskesi düşecek gibi oluyor ve çöpçü az önce yerdeki çöpleri topladığı eldiveniyle maskesini düzeltiyor defalarca. Sonra sırtına atarak çöpleri arabasına yöneliyor, içinden o çöpleri sokağa fırlatanlara dümdüz küfürler savurarak.
Her gece çöpçünün o manzarasını izlerken içim acıyor. Gündüz herkes balkonunda aktifken durumu anlatıyorum. Çöpçüye yazık günah değil mi? Bu sıkıntılı süreçte sizin tembellik, üşengeçlik ederek balkondan fırlattığınız çöpleri sokaktan kazırken mikrop kapma ihtimali yok mu? diye.
Sonuç her gece aynı kocaman bir sıfır, Düz mahalle içinde.
Her şeyimiz sahte, her lafımız sözde. Virüs maalesef bizim empati kuramayan yüreklerimizde. Zor arınırız gibi duruyor bu gidişle…