O GÜN BENİ YOK SAYIN…

Berkant DOĞAN2019-01-02 09:35:57

Ayın ırmakla kucaklaştığı yerdeydiler…

Geceydi…

Havada kalleş bir serinlik vardı…

Ay ışıyor Onlar üşüyordu…

Tutunamayanlardan, gidenlerden söz ettiler uzun süre…

Karanlık çiçekleri avuçlarında kanıyordu gecenin…

Mavzer değmemiş tenlerini, bir bebeğin, yeni çıkmış dişleriyle emiyordu kuru soğuk…

Kiraz gibi gülerdi Gülşen…

“Bir kere de senin için ölürüm. Ne olacak ki sanki” der gibiydi Mustafa’ya…

Sessiz konuşmaya çalışsalar da, çalı çırpıyı ürkütecek kadar yüksek çıkıyordu sesleri…

Farkındaydılar gecenin…

Farkındaydılar izlerinin sürüldüğünün…

“Gülşen” dedi Mustafa...

“Senin ölmen bir şeyi değiştirmez ama ikimizin ölmesi bir efsane yaratır belki”…

“Efsane başlarsa, namlular susar mı peki” diye sordu Gülşen, “namlular susar mı”? “Bunu ancak namlular bilir “ dedi

Mustafa…

Dört bir yanı sessizlik kaplamıştı… Ay kabuğuna, ırmak yatağına çekilmişti…

Gülşen’in sesi bir şarkının tınısı gibi döküldü dudaklarından ”Ölmeyelim o zaman sevdam, efsane olmak bizim neyimize” “Ölmeyelim” dedi.

Mustafa ”Sabahın ışıkları yanımıza gelince gidelim buradan” dedi… Karanlık rengini yavaş yavaş beyaz bir örtüye bırakıyordu…

Otların yeşilliği, çiçeklerin yalpalayan yüzleri daha bir belirginleşiyordu önlerinde. Biraz daha bekleyecekler, sonra da ırmağın karşısına geçip sık ağaçlarla kaplı Çayırköy ormanlarında kaybolacaklardı…

Efsane olma hayallerini, ırmağın sığ akan yerinden sulara terk edip, soğuktan buruşmuş ellerini ovalayarak, gözden kaybolacaklardı…

“Biraz daha bekleyelim” dedi.

Mustafa. Gülşenin ellerinden tutarak… “Ormanın ağaçlara ödünç verdiği karanlıklar biraz daha dağılsın öyle gidelim” Yine sustular…

Ay bir daha çıkmadı kabuğundan. Irmak, yatağından fırlayıp intikam alırcasına çağlamaya başladı…

Hava bir bebeğin süt dişleri kadar beyaza dönmüştü artık. Ormandaki karanlık da dağılmaya başlamıştı. “Hadi” dedi Mustafa… ”Hadi” dedi Gülşen…

Dizlerine abanarak kalkıp ormana doğru baktılar…

Ormanın yakınındaki Çayırköylülüler, kulakları tırmalayan silah seslerine önce aldırmadılar..

Fazla sürmedi mermilerin söylediği acı türkü…

Bir askeri cip geçiverdi köyün ortasından…

Telaşlı, tozu toprağa katarak… Camiye gitmekte olan yaşlı bir adam cipin ardından bakıp içinden söylendi…

“Askerler iki anarşistti daha temizlemiş anlaşılan”

Anasayfa