CENAZE EVİNDE DÜĞÜN OLMAZ...

Metin AKSOY2018-12-04 10:39:33

Devlet İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 12.29 engelli bireylerden oluşmakta.Peki engelli nedir,kimlere engelli denilir,engelliler 5 gruba ayrılır.

  Bedensel,Zihinsel,İşitme,Görme ve süreğen hastalıklar(Böbrek,Kalp,Şeker vb.).Şimdi siz bu satırları okurken muhtemelen 3 aralık dünya engelliler günü ile alakalı,Ordu ilinde veya Türkiye genelinde yapılan etkinlikler ve eğlencelerle alakalı haberleri veya bir kaç başarı öyküsünü televizyon,gazete haberlerinde görmüş olacaksınız.Kiminiz üzülecek,kiminiz gördüğü başarı hikayesi sonrasında o kişi ile gurur duyacaksınız.İşte Türkiye de engellilerle alakalı konu haricinde olan insanların yaşadığı durum bundan ibaret.
            Ya gerçekte o engelliliği yaşayan birey ve ailelerinin durumu ne hiç düşündünüz mü.Ordu ilinde yaklaşık 9 yıldır bu konuda bir çok hikayeyi yaşayanlardan öğrenmiş,26 yıldır da kendi çocuğunun hikayesini yaşayan bir babayım ben.Sokakta gördüğüm her engelli çocukta acılarım,hayal kırıklıklarım ve mağduriyetler im yeniden ateş düşürüyor yüreğime.
Devlet dediğiniz yapının engellilere bakış açısından tutunda,en yakınınızda bulunan bir kişinin rabbim bunu size imtihan olarak vermiş,veya ona'da zor size de zor,allah onuda sizi de kurtarsın sözlerine kadar nelere tahammül ettiğimizi tahmin bile edemezsiniz.En basit hakkı bile kullanırken boğulduğumuz prosedür yaşadıklarımızı bize unutturduğu gibi nerede ise her seferinde bizi bir sinir harbine sokmakta.Tanıdığım,bildiğim bir çok engelli güncel veya yaşamları içindeki zorlukları anlattıklarında bazen diyorum ki,eğer bu bir imtihan ise neden diğerleri bu imtihanda kopya çekerek geçerken bize sorular sürekli çalışmadığımız yerlerden,görmediğimiz derslerden geliyor acaba.Şimdi her hangi birinize,kendisi avukat olan Mustafa Serhat Tuna bey'in bildiğiniz en basit kaldırım düzenlemesi için Ordu da neler yaşadığını,kimler ile uğraşmak zorunda kaldığını anlatmaya kalksam kırk gazetelik yazı çıkar ortaya.Veya Aysun Günaydın hanımefendinin çocuğunun eğitim hayatı boyunca yaşadığı ve bundan sonra yaşayacaklarını zihninizde kurgulamanız bile mümkün değil.Hele kızım Derya nın bir diş tedavisi için Ankara veya İstanbul a gitmek zorunda olduğunu.Mustafa nın protez ölçüleri için her sene Samsun a gitmek zorunda kaldığını..
             Şimdi bazılarınız eminim yahu son yıllarda devlet bu konuda oldukça iyi çalışmalar yaptı diyorsunuzdur,hangi çalışma..? Maaş veriyor,özel eğitim kurumları var,bez veriyor vs vs. Yahu siz daha Türkiye de engelli sayısını bilmeyen bir devletin engellilerin sorununu çözebileceğini nasıl düşünürsünüz. Bunlardan kaç tanesi,bedensel,zihinsel,görme,işitme veya böbrek,şeker hastası bilmeden onlara eğitim,sağlık,istihdam ve ulaşım haklarını hangi hesapla sağlayacaksınız.
            Bundan 7 yıl önce Mustafa Serhat Tuna,Selma Gülseren,Şeref Özkan,Aysun Günaydın,Nihal Yavuz.Halil Demirel ve benim bulunduğum Ordu Kent Konseyi Engelliler Meclisi(Şu an böyle bir meclis yok) yine bir 3 aralık öncesi ne yapalım konusunda çalışma yapıyordu.Orada bulunanların çoğu 3 aralık gününün bir kutlama günü değil bu dünya da bizlerde varız günü olduğu konusunda hem fikir olmuştu.Bu nedenle Ordu şehri sokaklarında yankı bulacak bir etkinlik kararı almıştı.Ve o etkinlik sayesinde bu şehirde 3 yıl boyunca ite kaka da olsa bazı çalışmalar yapılmak zorunda kaldı,kurumlar ve insanlar.En azından engelliler hak arama yolunda eylem yapma alışkanlığını kazanmıştı.
Tabi gün oldu sistem bunun farkına vardı ve kendisi için ilerleyen süreçlerde sakıncalı olacak bu alışkanlığı kazanan insanları çeşitli şekillerde pasifize etti.Ve sonrasında yine eskiden olduğu gibi engelliler konusunda dönem yeniden sadaka kültürü,acındırma ve acıma politikasına döndü.Oysa bu dünya da,bu şehirde mücadele edilmesi,alınması gereken o kadar hakları var ki engellilerin,vebali hepinizin boynunda.Yürüyemediğimiz kaldırımlar, giremediğimiz binalar, sürekli yüksek ücretler ödemek zorunda kaldığımız tedaviler,ilaçlar,alamadığımız kaliteli eğitim,yerleşemediğimiz istihdam alanları..Liste ne saymakla bitiyor,ne de çektiğimiz çileler yaşamakla.
            Bu yüzden lütfen 3 aralık gününü kutlama günü saymayın,CENAZE EVİNDE DÜĞÜN OLMAZ..

 

Anasayfa