ÜNYE - FATSA KAYMAKAMI ŞAİR EŞREF (2)

Erol KARAER2018-11-23 09:03:18



Büyük Hiciv ustası 1878 -79 yılarında Fatsa’da ardından da 1886 Ünye’de bir yıl kaymakamlık yapan Şair Eşref’in internetten derlediğimiz anılarını ve hicivlerini paylaşalım istedik bu gün..

Söz konusu devletse, yolsuzluk teferruattır

Doğuda çalışırken Ermenice ve Fransızca öğrendi. Gördes kaymakamlığı sırasında birçok yolsuzluğa şahit oldu ve bunları şiirleriyle hicvetti. Tabii bunlar pek çok kişinin hoşuna gitmedi ve iki arkadaşıyla birlikte tutuklanarak 1902’de İstanbul’a götürüldü.
Girmeyiz kerhaneye babında nevbet bekleriz,
.m pazarında t..aktan farkımız yoktur bizim
Devlet aklına göre “zararlı kâğıt”: Hiciv

Yargılama sonucunda “evrak-ı muzirre” (zararlı kâğıtlar) bulundurmak suçundan bir hapsine karar verildi. “Evrak-ı muzirre” denilen kâğıtlar, devrin önde gelen şahsiyetleri hakkında yazılmış yergilerdi.
Nazır paşam halk derler bir uyuz merkebe binmiş,
Yemiş yemiş doymamış külli sülalesine ikram etmiş,
Ye sen de bu ahir viranenin izzet-i ikramını arsızca,
Çal çırp .ik, üstüne tüttür tütünü pervasızca.
Vatandan ayrı geçen yıllar

Cezaevinden çıktıktan sonra gözetim altındayken, tekrar hapse düşme kaygısı yüzünden 1903’te Mısır’a kaçtı. Hayatının belli bir kısmını Fransa, İsviçre ve Kıbrıs’ta geçirdi. Sonra tekrar Mısır’a döndü. Curcuna adlı mizah dergisinde yazıları yayımlandı.
Eşref Mısır’dayken Abdülhamid’in ağır hasta olduğu söylentisi yayılır. Dostları da Eşref’e “Şeytan bile Abdülhamid’den elini çekiyor. Gel sen de bu adamla uğraşmaktan vazgeç” derler. Eşref de buna karşılık şu dörtlüğü yuvarlayıverir:
Toprak altında da olsan bulurum,
Erişir burnuna birkaç tekmem,
Can verip kurtulurum zannetme,
Şeytan elini çekse de ben elimi çekmem.

Kısacık sürede bir yığın eser

Mısır’da yaşadığı sürede, Deccal, İstimdad, Hasbihal Yahur Eşref ve Kemal, Şah ve Padişah ve İran’da Yangın Var adlı eserlerini yazdı.
Alaşehir’den İzmir’e giderken bir zat-ı muhterem “Hz. Adem’in çamurunda saman var mıdır?” diye sorar. Cevap, adamı, soruyu sorduğuna soracağına pişman eder cinsten olur:
Ey bana tıynet-i Adem’in çamurunda saman var mı diyen,
Bir daha etme bana gel bu sual-i hamı,
Balçığında saman olsaydı eğer ebülbeşerin,
Çatlayıp da yarık olmazdı ananın .mı.
Özgürlüğün büyüsüne kapıldı

II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte İstanbul’a döndü. Edeb Yahu ve Eşref adlı dergilerde başyazarlık görevlerinde bulundu.
Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler,
Vatandaş soyulurken aldırmıyor öküzler!
Hayadan eser yoktur nafile bütün sözler,
Beyhude inat etme hemen salla başını,
Dilini tut, uslu dur, zıkkımlan maaşını.

Devletlü ne yapıp edip Eşref’ten kurtuldu

Turgutlu’da kayamakamlık, Adana’da ise vali yardımcılığı yaptı. 1909’da memurluğu lağvedildi ve kendisine “mazuliyet” aylığı bağlandı. Sonrasında Kırkağaç’a yerleşti.
Yeri geldiğinde kendisini bile hicvedeceğini, kendisiyle bile kafa bulacağını garanti eder:
Eylemem ölsem de kızbi ihtiyar,
Doğruyu söyler gezer bir şairim,
Bir güzel mazmun bulunca eşrefa,
Kendimi hicveylemezsem kafirim

Anasayfa