ÜNYE - FATSA KAYMAKAMI ŞAİR EŞREF

Erol KARAER2018-11-22 08:54:15

Büyük Hiciv ustası 1878 -79 yıllarında Fatsa’da ardından da 1886 Ünye’de bir yıl kaymakamlık yapan Şair Eşref’in internetten derlediğimiz anılarını ve hicivlerini paylaşalım istedik bu gün.. 
3 günlük derleme...
Hangi yıl olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte, 1800’lerin ortasında bir yerlerde, Kırkağaç’ta, nüktedan ve din adamı Usulizade Hafız Mustafa Efendi ile şair ve hafız Arife Hanım’ın bir oğulları oldu. Anne baba, ileride şair olarak anılacak bu çocuğun adını Mehmet Eşref koydu.
Tarihlerdeki uyuşmazlık da Türk geleneği

Bazı kaynaklarda doğum yılı 1847, 1853 gibi farklı olsa da, 1846’da doğduğunu Şair Eşref’in kendisi söyler. Kaynaklardaki bu uyuşmazlık, eskiden askere geç göndermek isteme vb. sebeplerle doğum tarihlerinin küçük yazdırılmasıyla açıklanır genellikle. (İlginçtir, Şair Eşref’in doğum yılından tam olarak emin olunmasa da 13 Temmuz’da doğduğu bilinmektedir.)
Kırkağaçlı Ahmet Efendi evinin bahçesine bir kenef (tuvalet çukuru) yaptırmak ister. Kadı efendi ise Ahmet Efendi’yi oyalar, bir türlü izin vermez. Ahmet Efendi de elinde dilekçesiyle, en büyük mülki amir olan Şair Eşref’e gider. Kadıyı ona şikâyet eder ve yardım ister. Eşref de, Ahmet Efendi’ye “Dön arkanı” der. Dilekçeyi onun sırtına yapıştırır, bir de dörtlük iliştirir dilekçeye:
Herkesin bu kârhane-i alemde bir davası var,
Kırkağaçlı Ahmet Efendi’nin de bir kenef davası var,
Kadı Efendi lütfeyle imza et ilamını,
Çünkü böyle b.ktan işlerin inhası var, minhası var.
Dededen torpilli

Şair Eşref aynı zamanda büyük matematikçilerden Gelenbevi İsmail Efendi’nin de torunudur.
Zamanının belediye başkanına şöyle bir dörtlük yazar:
Hükmüne bizler daha hayran olduk demekten,
Bu ne hata, ne ayıp, ne de en küçük günah,
Ölmüş eşek, at, katır etleri yemekten,
Anırır, çifte atar, kişner olduk maşallah.
Sanmayın ki tek bildiği şey hiciv

Hatuniye Medresesi’nde Arapça ve Farsça dersleri, özel öğretmenlerden de matematik ve tarih dersleri aldı. 1870’te Manisa Vilayeti Tahrirat Kalemi’nde göreve başladı.
Ey padişah-ı âlem, düşman mısın zekâya?
Erbâb-ı iktidarı gördün mü saldırırsın,
Asrında kaldı millet üstadsız, kitabsız,
Havf eylerim yakında Kur’an‘ı kaldırırsın.
Besmele gûş eyleyen şeytan gibi,
Korkuyorsun ”höt” dese bir ecnebî
Padişahım öyle alçaksın ki sen,
İzzet-i nefsin Arap İzzet gibi!

12 yılda 12 ilçede kaymakamlık yaptı

Çeşitli ilçelerde mal müdürlüğü de yaptı. Fatsa’ya atanmasıyla birlikte kaymakamlık yılları başladı. 1878-1900 yılları arasında Çaparçuk, Hizan, Ünye, Tirebolu, Akçadağ, Garzan, Garbi Karaağaç, Buldan, Kula, Kırkağaç, Daday ve Gördes’te kaymakamlık yaptı.
Mahalle komiserlerinden biri, Şair Eşref’e takar. O dönemlerde geceleyin sokağa çıkan kişinin yanında mutlaka fener olması da gerekir. Fener almadan sokağa çıkmak yasaktır. Bir gece mahalle komiseri, Eşref’i fenersiz yakalar:
– Yürü ulan karakola, der.
Eşref direnir, komiser de yakasına yapışıp bir tokat patlatır. Eşref de aynı biçimde karşılık verir komisere. Durumu gören iki polis daha yardıma gelir komisere. Üçü Eşref’i, ite kaka karakola götürürler. Ertesi gün de, “vazife başındaki zaptiye memuruna tokat atma” suçundan, müstantikliğe -sorgu hâkimliğine- sevk ederler.
Müstantik Ohannes Efendi adında bir Osmanlı Ermenisi’dir. Sorularını bir kâğıda yazar ve Eşref’e uzatır:
– Bunları cevaplayın, der.
Eşref de, “Suallerinizin hepsine cevaptır” notuyla, şu dörtlüğü yazıp uzatır Ohannes’e:
Elinde yok adalet, olsa da sen kim, adalet kim
Kimi maznun [sanık] görürsen, hep “kabahat sendedir” dersin
Polisler üstüme saldırdı, ben de sille aksettim,
Be müstantik efendi, söyle, sen olsan ne bok yersin?

Anasayfa