Uruguay eski Devlet Başkanı Jose Mujica dünyanın en fakir lideri olarak yaşamını ve yapmak istediklerini anlatıyordu.Yoksulluğa son vermek,insanların eşit şartlarda yaşamasını sağlamak ve buna benzer işler.Şöyle bir düşündüğünüzde aslında tüm dava liderleri,siyasi önderler,sivil toplum örgütü öncüleri veya her hangi bir makamda bulunanlar görevlerinin bu olduğunu söylerler.Peki öyle mi oluyor sizce ülkemizde.Davaların asıl neferleri,mensupları diz boyu sıkıntılar ile uğraşırken onları temsil etmek için makamda bulunduklarını iddia edenler nasıl yaşıyor biliyoruz değil mi.
Bu gün dün veya yarın bu gerçeğin bu sistemle kendiliğinden değişmeyeceğini hepimiz kabul ediyoruz da değişmesi için gerekenleri yapmaya hazır mısınız diye sorduğumuzda kimseden ses çıkmıyor.
Geçtiğimiz aylar içinde mecliste milletvekili olan bir kooperatif başkanı da olan zatın oradan aldığı maaş üzerine polemik yapanların meclis lokantasında yemeği kaç liraya yediğini,diş tedavilerini nasıl yaptırdıklarını, nasıl erken emeklilik kaptıklarını yok saymaları,bizim bütün bunları bilip tepki vermememizden kaynaklanmıyor mu sizce de..Yıllar önce bir Ahmet Kaya konserine bilet almıştık bir kaç arkadaş ve konser o günün idarecileri tarafından iptal edilmişti. Bir süre sonra yeni bir konser olunca oraya gidip bu önceki konserin biletlerine verdiğimiz paraların ne olduğunu sorgulamaya kalktığımızda Ahmet Kaya nın çevresinde bulunanlar tarafından darp edilmiştik.
Bizler her hangi bir siyasi oluşum,sivil toplum örgütü,sendika,vakıf,spor kulübü taraftarı,gönüldaşı olduğumuzda nasıl kör olduğumuzun farkına varamıyoruz.Bir zamanlar Maden-İş sendikası başkanı Şemsi Denizer diye bir adam vardı.Madencileri Zonguldak tan Ankara ya yürüterek o zamanın iktidarından istediği zam oranını almıştı,bizler onu bu mücadelesi ile tanırken sonradan öğrendik ki Şemsi Denizer sendika ağası olmuş.Şimdi siz kömür ocaklarında çalışan bir çok insanın maaşlarından kesilen paralarla zenginlik yolunda ilerlemiş iseniz bunu sorgulamayan madenci kardeşim,kırk yıl çalışsa ne işe yara ki.Tarikatlar,cemaatler,dini örgütlenmelerde de durum çok farklı değil.İnsanlara şükür ve sabır öğretenlerin yaşadıklarını,dünya nimetlerinden aldıkları tatları keşke oralara bağlı olan,tabi olan veya olmayan insanlarda yaşayabilse eminim şükrün ve sabırın en üst makamını yaşarlar.
FİSKOBİRLİK, Orduspor örnekleri ilimizin en iyi bildiği örnekler. Seyrettiğimiz futbol takımlarının oyuncuları 45.000 tl sırt çantası taşır iken, çok sevdiğimiz dizilerde başrol oyuncuları bir elbiseye 100.000 tl öderken, diğer tarafta bir kutu ilaç alamadığı için ölüme terk edilen insanların varlığını bilmek çok acı.
Karşı görüşün çölünü çöpünü hesap eden insanların kendi grubunda zenginliğin üst seviyesine ulaşmış olanları, Allah vermiş ne yapsın istemiyorum mu desin savunması yapması gerçekten tuhaf ve bir o kadar da komik.
Ülkemizin bir çok yerinde, yokluğun ve yoksulluğun kucağına düşmüş ve bu nedenle bir çok kötü olayın içine hapis edilmiş insanların varlığını yok sayarcasına embesil kan emicilerin, gözümüzün içine baka baka bu hayatlarını devam ettiriyor olması sizin de zorunuza gitmiyor mu. Çocuğuna harçlık vermediği için intahar eden baba da eminim bizler gibi bir siyasi parti taraftarı idi, tuttuğu bir takım,sevdiği bir dizi vardı.
Peki sonuç nereye vardı, baba intahar etti, bir süre ülke gündeminde oldu, tuttuğu takım ailesini ziyaret etti. Devamı devamı yok. O iş orada bitti o alile için. Ya diğer ailelere ne olacak..
Demem şudur ki peşine düşüp mücadele ettiğimiz insanlar,lider saydıklarımız,ideolümüz olanlar bizden çok yukarıda yaşıyorlar ve ne yazık ki bizim sırtımıza basarak orada kalıyorlar.Bizde bunu bildiğimiz halde buna ses etmiyoruz.