ADALET..ADALET..ADALET..

Metin AKSOY2018-08-08 09:43:14

İnsanlık tarihinde bu sözcüğün karşılığı hep “hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme; doğruluk. ve adil olma durumu.” olarak anlatılmış. Kimileri adaletin bile birilerini hep üstün kıldığını söylese bile asıl anlamı bunu yalanlamaktadır. Peki anlamı bu olan sistemin kuralları, kanunları veya uygulaması nasıl oluyor diye sorguladığımızda maalesef, ana anlamı hep askıda kalıyor. Tezatlar çelişkiler kelimenin içini boşalttığı gibi yanlış uygulamalar hayatları karartmakta, insanları bir çok şeyden yoksun bırakmakta. Adalet adına yapılan kanunlar, yasalar ve düzenlemelerin yaptıklarını görmek için bir kez adaletsizliği her hangi bir olayda yaşamak yeterlidir. Oysa dinler ve tebliğ ediciler özellikle bu konudan çok bahsetmişler ve yaşamları boyunca o tebliğ ediciler(Peygamberler) adaletin en iyi temsilcileri olmuştur.

                Bu gün dünyanın en büyük sorunu adaletin olmayışıdır. Şimdi bunu anlatmak için bir çok örnek verebilirim ama, en basit olanı dünyanın çoğu yoksulluk ve açlık çeker iken diğer kısımı zevki sefa sürmekte ve diğerlerini önemsememektedir.

                Ülkemize gelince nerede ise herkes adalet olmadığı konusunda hem fikir. Öyle ya yaşam şartlarındaki standartsızlık ve paylaşım sistemindeki düzensizlik ancak adaletsizlikle tarif edilebilir. Yoksa aynı statüde olan biri ile diğeri arasındaki farkı başka nasıl tarif edebiliriz. Devletin bir çok kurumunda çalışan insanların hakları ve sorunları hakkındaki farklı uygulamalar, İnsanların adalete bakış açısını çok kolay bir şekilde yok edebiliyor. Asker, Polis veya diğer güvenlik güçlerine verilen hakların, adalet bakanlığında çalışan infaz koruma memurlarına verilmemesi gibi.

                Tabi adaletsizliklerin bazıları insan hayatını karartmaya kadar gider iken. bazılarını önemsemediğimizden yumak haline gelip içinden çıkılmaz duruma geldiğinde fark ederiz. İmar planlarında ki adaletsizlik buna en iyi örnektir.

                Toplumun gelir gider farklılıklarından kaynaklanan adaletsizlikler ise hayatın akışına öylesine büyük zararlar vermeye başlar ki bunları yok etmek için koyduğunuz kanunlar bazen hiç bir işe yaramaz. Çocuklar ve gençler öylesine kötü alışkanlıklara ve işlere girmeye başladığında, dönülmez bir yolun içine girilmiştir artık. Eğitimde, sağlıkta, sporda aklınıza gelen her türlü yaşamsal durumlarda yapılan adaletsizlikler gün gelir o adaletsizliklere göz yumanların da kapısını mutlaka çalar. Nasıl mı çok basit sıradan gördüğünüz bir sokak insanı yolda yürürken size bir omuz atar canınız sıkılır. arabanızın boyasını çizer, camını kırar ve zarara uğratır sizi.

                Bahçedeki yetişen sebze ve meyveden bile tüm canlıların nasiplenmesi için düzen ve bir sistem yaratan ilahi güç siz onu yok etmeye başladığınızda mutlaka size karşılığını verecektir. Şimdi bu yazı konusu neden diyecek olursanız, anlatayım. Engelli çocuğumdan dolayı bir araç alma hakkımız vardı. Bunu kullanmak için önümüze prosedür adı altında konulan tüm engelleri aştık derken, bir kasko sorununu kucağımızda bulduk. Yargıtay'ın yakın zamanda verdiği bir karar bundan sonra olabilecek tüm davalar için emsal olacak. Peki ne bu karar, engelli yakını üzerinden araç alan kişilerin araçlarının her hangi bir kaza yapması durumunda ,engellinin kendisi veya vasi si haricinde birisi kullanıyorsa kasko onun zararını ödemeyecek. Peki be mübarek insanlar(Yargıtay'ın kararı veren hakimlerine soruyorum) her hangi birisinin aracını başkası kullanırken bu uygulamayı yapmıyorsunuz da engellinin aracını kardeşi, babası, annesi veya başka biri kullandığında bu uygulamayı neden devreye sokuyorsunuz. Bu

Anasayfa