ÇORUMLU BAKKAL HAMİT AMCA

Metin AKSOY2018-07-10 09:21:10

Maalesef köşe yazılarımda olumsuzluklardan bahsetmekten tabi ki bende yoruldum,ne zaman bu hafta güzel şeylerden bahsedeyim diye düşünsem mutlaka bir arıza çıkıyor.Sorunların çözülmesi için,yaptığımız eleştirilere klasik cevaplar verilmesinden yoruldum artık.Sanki eskiden yol yokmuş,hastane yokmuş,sıkıntılar diz boyu imiş,bu yüzden bu günlere şükretmeliyiz havası yaratanlar umarım bu yazıyı sonuna kadar okurlar.

            80 yılların sonu 90 yılların başı olan yıllarda, hemen hemen bütün evlerinde aynı hikayelerin,varlıkların veya yoklukların yaşandığı bir gecekondu mahallesinde ufak tefek bir bakkalı olan Çorum’ lu bir amca idi bakkal Hamit amca.Yanılmıyorsam ilk televizyonu onun bakkalının yanında olan,küçük bir oda halindeki,zaman zaman mahallelinin  toplandığı oda da görmüştüm.Duvarda Kıbrıs Hareketinin simgesi olan Bülent Ecevit'in ve tabiki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün resmi  vardı.Mahallede hemen hemen her memleketten insan olmasına rağmen çoğunluk Ordu, Çorum, Yozgat, Kırıkkale, Nevşehir ve Sivaslılardan oluşuyordu.Ev reisleri sabah erkenden işe gider,kadınlar ev işlerinden sonra komşu sohbetlerine ve çocukları ile ilgilenirdi.Akşama pişecek aşın,yenilecek ekmeğin çok dert edilmediği yıllardı.Çünkü komşuda pişer bize de düşer zamanları yaşanıyordu.Kimsenin ne pişireceğim derdinin olmamasının bir nedeni de bakkal Hamit amca idi.Para ihtiyaçlardan en son sıralarda idi,eğer senin ihtiyacın var ve bakkala gitmiyorsan sende bir eksiklik var demekti.Pazara,manav a giderken bile paranın kaynağı idi Hamit amca..Ne faiz mi hem çok günah hem de çok ayıp,Hamit amca ne diye mahallenin büyüğü idi ki bunlara tenezzül edecek olsa..Aybaşı geldiğinde maaştan hesap görülür kalan bir daha ki maaşta tamamlanırdı.Tüp gaz,benzin,çokta sıkıntı yaratmıyordu bizim gecekondu mahallerine..Kimse de özel arabası ile gidip gelmiyordu iş yerlerine...Hastalıkların en kötüsü verem,en kolayı ise klasik zamanlı hastalıklardı.Grip,kızamık,su çiçeği ebelerden,dedelerden gelen geleneklerle tedavi edildiği için kimse bizim genetiğimizle oynayamıyordu.Çorum dan un,Osmancık tan pirinç,Nevşehir den patates ve bulgur,Ordu dan fındık ve patates ortak paylaşım değişim araçları idi.Hem de öyle gram gram tartılarak değil.Komşunun komşunun tavuğuna kış demediği günler olduğundan mahkeme karakol işleri olmazdı kimsede.

            Büyüklerin küçükleri sevdiği,küçüklerin büyükleri saydığı ahlakın egemen olduğu bir dönem olduğundan kimse nin bir başkası hakkında bela,kötülük veya şer istediği görülmezdi.Hastahane de,evde hasta yatana mutlaka ziyaret yapılır giderken de şimdi yapıldığı gibi kola ve top kek le değil hastaya yarayacak yiyecek veya meyve ile gidilirdi. Tabi'ki  meyvenin ve sebzenin kendisi hormonlu olmadığı gibi yiyenlerde daha kapitalizmin uşağı olup hormona boğulmamıştı.Kimse Ahmet televizyon almış bizde alalım derdinden kanser olmaz iken onun taksitlerine yardımcı olmayı kendisine borç bilirdi.

            Şimdi bütün bunlar nasıl oluyordu onu anlatayım,Çorumlu bakkal Hamit amca,Çorum lu Köfteci Mehmet Amca,Bala'lı Horoz dayı,Zonguldak lı Adil Bey,Ordu lu Hüsnü amca,Ordu lu Külek Mehmet,Çorum lu Haydar amca,Çorum lu Hüseyin amca,Erzurum lu Ali dayı,Sivas lı Haydar amca,Ordu lu Şevket amca,Nadire yenge,Zeynep teyze,Gülsüm yenge,Fadime abla,Dilber abla, ve ismini burada sayamayacağım bir çok insanın yoğurduğu hamur nedeniyle..Bütün bu saydıklarımın siyasi görüşleri farklı olmasına rağmen bir kez olsun kavga ettiklerini,siyasi görüşleri nedeniyle bir birlerine bela okuduklarını veya birinin diğerini vatan haini ilan ettiğini duymadım.

            Şimdi bu günü övenler,dünü karalayanlar,özellikle yaşlı amcalar, teyzeler, dayılar, yengeler, abiler, ablalar sizin hamurunuz değişik'mi,siz bunları yaşamadınız mı..Öyle ise neden yeni nesillere bu güzelliklerin yaşandığı dönemleri karalayarak anlatıyorsunuz...

            Hakkın rahmetine yürümüş büyüklerimize bir kez daha rahmet diliyorum ve bu yaşattıklarından dolayı Allah razı olsun diyorum

 

           

 

 

Anasayfa