BİR PARADOKSUN ANALİZİ

Uzm. Dr. Hakan Duman2018-05-09 09:31:00

Geçtiğimiz hafta dolar kuru tarihi zirveye ulaştı. Tahvil faizleri hızla yükselerek son 10 yılın rekorunu kırdı. Mali piyasalardaki bu hızlı bozulma her kesimden insanı tedirgin etmiş durumda. Peki bu duruma nasıl geldik?

Ekonomistlere göre bu sorunun cevabı bir türlü yapılamayan, yapılsa bile defolu olan gecikmiş yapısal reformlar. Rahmetli Turgut Özal döneminden beri söylene gelen, halen sık sık duyduğumuz ve her dönem siyasilerin ağzına adeta pelesenk olmuş bir cümle vardır.  "Yapısal reformlara öncelik verilecek, ivedilikle yapısal reformlara gidilecek!" Sıkça duyduğum bu yapısal reformları merak ettim, biraz araştırdım ve şunları buldum.

Anayasanın bireysel özgürlük, bireysel eşitlik ve koşulsuz tam demokratik bir hale getirilmesi bir yapısal reformmuş. Adaletin her zaman yerini bulduğu, hukukun kayıtsız ve şartsız üstünlüğü bir yapısal reformmuş. Devlet kurumlarındaki şeffaflık, kurumlar arası uyum ve bağımsız denetim bir yapısal reformmuş. Eğitim sisteminin modern çağa uygun hale getirilmesi, bilimin ışığında her şeyin sorgulanması ve araştırılması, öğrencilere öğretmenlere ve üniversitelere bu konuda her desteğin verilmesi, üniversitelerin özerkliği bir yapısal reformmuş. Tarım, sanayi, teknoloji, enerji, bilişim ve ekonomi gibi pek çok sektörde kendi ayakları üstünde durabilmek, dış bağımlılığı ve cari açığı en aza indirmek, tasarruf bilincini geliştirmek, kısaca üretim ekonomisine geçmek bir yapısal reformmuş. Sonra düşündüm... 30-40 yıldır söylene gelen bu yapısal reformlar konusunda ülke olarak çok geç kaldığımızı anladım. Daha kat edilecek çok yolumuz varmış. Gelişmiş batılı ülkeler bu reformları onyıllarca önce yapmışlar ve kalkınmalarını tamamlamışlar. Güney Kore gibi 1950lerde yıllarda savaştan çıkmış bitik olan bir ülke kısa sürede bu reformlarla kalkınmış ve ülkeler liginde bir üst sınıfa atlamış. Bizler ise bu reformları sürekli ertelemişiz.Yapmadığımız reformlar için hep bir şeyleri bahane etmişiz. Bu günlerde emperyal güçleri bahane etmekteyiz. “Emperyal güçler olmasa bu reformları çoktan yapmış olurduk” diyerek kendimizi avutuyoruz.Oysa şu soruların cevabını artık verebiliyor olmamız gerekiyor. Yukarıda saydığım reformları yapmamıza engel olabilecek muktedir bir emperyal güç var mı bu dünyada?  Emperyal güçler yüzünden mi bu reformları yapamıyoruz, yoksa inatla yapmadığımız bu reformlar yüzünden mi emperyal güçlerin oyuncağı oluyoruz?

 

 

Anasayfa