Gezegenimizde bütün toplumları etkileyen, aptallaştıran, bazı halleri manipüle eden, büyük bir yanılgı içerisine sokan bir sistem yok mu? Evet "TEKNOLOJİ HIZLA İLERLİYOR, İNSANLIK AYNI HIZDA GERİLİYOR". Bir şahıs bilim adamıyım diye kendini tanıtsa fakat saçma işlerde bulunsa örneğin silah yapımları, nasıl bilimden o insan sebebiyeti ile şüphe etmez iseniz aynı şekilde bir Hristiyan’ın, Müslümanın, Yahudi’nin yanlış yaşamaları ya da yaşatılmaları sonucu din diye nitelendirdiğimiz metafizik kavramıda çürütemeyiz.
Tanrı&Yaratıcı&Allah ne ile anarsanız anın O'nun dünyada ki kötülüğü durdurması da beklenilemez zira büyük çoğunluktaki inanışlara baktığımızda burası bir test&sınav&kendi özgür irademiz ile yargılanacağımız (bazı sebeplerden dolayı) bir yerdir. Bizim kendi düşüncelerimiz ile isimlendirdiğimiz zaman gibi kavramlarda aynı şekilde çok daha farklı hususlardır.
Zaman kavramı görecelidir. Yaratıcı evreni 6 günde yarattı derken kime göre neye göre 6 gündür? Uzayda bir karadeliğin içinde ya da çevresinde ki zaman kavramı ile dünyadaki zaman kavramı dahi birbirini tutmazken koskoca aklınızın bile kavramakta zorlandığı büyüklükte ki evrende yalnızca dünya üzeri kanunlarla, durumlarla nitelendirmek ne kadar akıl kârıdır? Ben burada Yaratıcının varlığını ya da yokluğunu ispatlamaya çalışmıyorum. Sadece ipini koparanın kendince hüküm koymasını eleştiriyorum! Ve özellikle BATIK BATI’YI eleştiriyorum...
Haklılık, Hakikat, Doğruluk ölçütü nedense güçten, zenginlikten geçiyor... Ne yani tarihte kim güçlü ise haklı o mudur? Batı şu an güçlü, zengin diye o haklı mıdır? Kesinlikle reddediyorum ben bunu! Onların medeniyeti yalnızca kendilerinedir, egoizm, kendini beğenmişlik hakimiyeti altındadırlar. İnsan hakkından bahsedip tüm dünyayı katledenlerden bahsediyorum! Petrol uğruna insanlar üzerinde oynadığı bin bir manipüleyi, oyunu, katli, gerileştirmeyi, bölmeyi, parçalamayı ve bilhassa cahil bırakıp sonra kendi ürettiği insanlarla cahil, aptal diye dalga geçmelerini eleştiriyorum. Bilimde geliştiler, pek çok sırrı çözdüler diyeceksiniz değil mi? HAYIR! Bugün bildiğiniz pek çok buluş, bilgi; Doğu ve Ortadoğu’dan bilhassa inançlı diye aşağıladıkları insanlardan çıkmıştır ve onlar tıpkı diğer tüm çaldıkları gibi bilgileri de çalıp ve tıpkı altın çıkmayan topraklarında altın borsasının zirvesinde oturanlar ve altını kendileri bulmuşçasına davrananlar aynı şekilde tüm bu bilgileri de kendileri bulmuş gibi dayatmaktadır. “BİLİM ADAMLARI” denildiğinde aklınıza Dekart, Galile, Kopernik, Newton, Lavoisier, Kepler, Wright Kardeşler, Toriçelli, Kristof Kolomb, Vasco de Gama.. gelir peki neden İbnü n-Nefis, Sabit bin Kurra ,İbn-i Sina , el-Kindi ,Ebu l Kasım Zehravi ,Muhammed Ebu Bekir Zekeriya Razi ,Ali Kuşçu, Battani, Biruni, Akşemseddin... gelmez?
Batı kendisini medeniyetin merkezi olarak görür, pek çok şeyi kendisi bulduğunu iddia eder fakat aslında gerçekler tamamen farklıdır. Bulduğunu iddia ettiği pek çok şey aslında çok daha önceleri bulunmuştur fakat üstlerine yatıp kendilerinin bulduğunu iddia etmişlerdir! Örneğin Bursa’da bir camiide güneş sisteminin gezegenleri desen olarak nakşedilmiştir fakat onlar pek çok gezegeni kendilerinin bulduklarını söylerler, aynı şekilde atomdanda, atom bombasından da çok daha önce bahsedilmiştir, uçma meseleleride öyle... Bir kaç örnek vermek gerekirse; Cabir bin Hayyan (721–805)’ın John Dalton, Otto Hahn, Enrich Fermi ve Albert Einstein’dan 1000 sene önce Atom üzerinde çalışmalar yaparak ilk defa atomu tarif edip atom bombasının şiddetinden bahsettiğini biliyor muydunuz? Doğru bilmiyorduk nereden bilelim ki? Sonuçta Batının bilim adamı değil daha başka örnekler vereyim, Verem mikrobunu buldu diyerek kendisine Nobel tıp armağanı verilen R. Koçh’tan 150 sene önce verem mikrobunun Kambur Vesim (?-1761) tarafından bulunduğunu,Kaya ve fosil magnetizması veya paleomanyetizma’yı ilk defa keşfeden Birûnî olmasına rağmen 9 asır sonra 1940larda Konigsberger, E.O Theiller, T. Nogata’nın bu fikirlerin sahibi olarak gösterildiğini. Ayrıca Birunî Orojenez (dağ oluşması) ve paleocoğrafyaya ait ilk yorumları yapan ve saha jeolojisi raporu hazırlayan ilk alim olduğunu, Kimyada Kantitaf metodun Ebülkasım el-Kaşî (?-1436) tarafından bulunduğunu, Günümüzde ise altında Bianck ve Lovasier’in imzalarının olduğunu, Ayın hareketlerindeki intizamsızlığı ilk defa tesbit edip sekant ve kosekantı matematiğe kazandıran bilginin Ebül Vefa (940–990) olduğunu (44) sonradan bunun Kopernik’e verildiğini,
Lamberî yamuğunun Lambert’e ait olmayıp Ebül Heysem tarafından teşkil edildiğini, integralin Hocendî tarafından bulunmasına rağmen Fransız Fermat’a mâledildiğini, Bütün tabiat hadiselerini enerjiyle açıklayan felsefe doktrini olan Enerjitizm fikrinin bilindiği gibi Wilhem Ostvald (1553-1632)’a değil Davud-ül Kayseri’ye ait olduğunu, Hava basıncını keşfedenin Farabî (870–950) olmasına rağmen Toriçelli olduğuna herkesin inandırıldığını, Subap, otomatik silindir, otomatik çeşme ve sürahilerin Cezerî (1136–1206) tarafından ilk olarak yapıldığını, aynı âlimin teorik olarak bilgisayar mantığını ortaya atarak onun mucidi olmasına rağmen günümüzde Charles Babage’ye mâledildiğini, Aynı âlimin sibernetiğin de kurucusu olduğunu, Günümüzde Genel Jeolojik derslerinde üniversitelerde okutulan izosti teorisinin Kazvînî (1203-1283) tarafından ilk olarak ortaya atılmasına rağmen teorinin 1950′ler de Airy ve Pratt’i meşhur ettiğini, Aynı âlimin volkanoloji biliminin de kurucusu olduğunu jeotermal alanlarla ve manyetik kuzeyin değişmesi ile ilgili ilk bilgilerin sahibi olduğunu, Yer çekimini, dünyanın hem kendi ekseni, hem de güneş etrafında döndüğünü dünyanın yuvarlaklığını delillerle tesbit edip dünyanın dönüş hızını hesaplayanın Bîrûnî (973-1051) olduğunu, bu konularda Muhyiddin Arabî (1164-1240), Ebül Heysem (965-1039) gibi bilginlerin de eserleri bulunmasına rağmen Newton ve Galile (1564-1642)’nin bunları sahiplendiğini biliyor muydunuz? Evet bilmiyordunuz zira onlar batılı değildi.
Artık okuyup, okumamak size kalmış. Onların inanmanızı istediklerine mi yoksa kendi aklınız ile araştırıp bulmanıza mı tabiisiniz o da size kalmış... Yüce Allah’ın bizlere gönderiği kitabın ilk sözü “OKU” diye başlar, birilerini dinle, birileri ne der ise onu yap, birilerinin peşinden git değil bizzat bizleri özel kılıp bize emir vermiş “OKU” demiştir. Okuyun ki, okuyalım ki Hâk gelsin batıl zail olsun...