ÖZEL HABER

Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Genel Başkanı Hüseyin Akdeniz, fındıktaki tekelleşmenin önlenmesi için TMO’nun mutlaka piyasada olup üreticiyi koruması gerektiğini söyledi.

Akdeniz gazetemize yaptığı açıklamada, “Son on yıla baktığımızda 8.7 milyar dolarla gelir elde ettiğimiz ve adına da yeşil altın dediğimiz, dünya ortalamasında yüzde 77-80 ortalamayla dünya birincisi olduğumuz böyle bir ürünü neden hala markalaştıramadığımızı düşünmemiz gerekir” dedi.

TMO MUTLAKA PİYASADA OLMALI

Yeni sezon için açıklanana rekolteye değinen Akdeniz şunları söyledi.

“İhracatçılar birliği 650 bin ton rekolte açıkladı. Dolayısıyla elde de bir 60 70 bin ton fındık olduğundan bahsediliyor. Yani 2017-2018 toplam rekolte 720 bin ton arasında. Tabi hep vurguluyorum. Seküle edilen bir fındığın ne üreticiye nede bunu ihraç eden bir firmaya katkısı yok. Üretici kazandığı müddetçe ihracatçı da kazanacak. Türkiye’de bir tekelleşme meydana gelmiş. Yani bir firma Türkiye’yi tamamen tekelleştirmiş. Buradaki fındık tüccarlarımızda tekelin içine koyulmuş tekelde piyasayı tutuyor.

Günümüzde serbest piyasa şartlarında tekelcilerin bu ülkeye fayda getirmeyeceğini söylüyoruz. Madem serbest piyasa koşulları fındık piyasa şartlarına göre şekillenecek o zaman bu tekelci piyasaya karsıda devletin mutlaka müdahaleci olması gerekiyor. Bende onu söylüyorum. TMO yeni sezonda mutlaka devrede olması gerekir.”

YEŞİL ALTINI MARKALAŞTIRMALIYIZ

         Türkiye’nin fındıkta dünya üretiminin yüzde 75’ine sahip olmasına rağmen böyle bir ürünü markalaştırılmadığını belirten Akdeniz, “Biz artık iç fındık ihracatında başarılıyız, ancak bizim iç fındık olarak gönderdiğimiz mamul iki katından daha fazla olarak bize çikolata olup geliyor, yine aynı firma tarafından.

Dolayısıyla biz üç buçuk milyon insan çalıştırıyoruz, diğer tarafta otuz milyon insan çalıştıran bir kuruluş, yani bizim beş katı, altı katı, yedi katı hatta daha fazla kar yaparak bize ithalat yapıyor. Şimdi son on yıla baktığımızda 8.7 milyar dolar gelir elde ettiğimiz ve adına da yeşil altın dediğimiz bir ürün ve dünya ortalamasında yüzde 77-80 ortalamayla dünyanın birincisi olduğumuz böyle bir ürünü hala markalaştıramadık.

O markalaşmayı sağlayamadığımız içinde biz sadece iç fındık ihracatı gerçekleştirip iki buçuk üç milyar dolar gelir elde edebiliyoruz. Ancak tekelci firmalar bizim kazandığımızın yirmi, otuz mislini kazanıyor. Bu da hem üreticiyi vuruyor, hem de ihracatı etkiliyor.”

TARIMDA ÜLKENİN YENİ BİR ATILIM GERÇEKLEŞTİRİLMESİ GEREKİYOR

Türkiye’nin tarımda mutlaka yeni bir atılım gerçekleştirmesi gerekir diyen Akdeniz şunları dile getirdi:

“Türkiye’de tarımsal ürünlere baktığımızda fındık yine bir numara, peşine onun yarı düşüklüğünde üzüm geliyor. O zaman tarımda ülkenin yeni bir atılım gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu atılım içerisinde de marka değerlerin yaratılması gerekir. Dünyada fındık, incir ve çayda dünya beşincisiyiz, buda çok önemsenecek bir şey. Dolayısıyla Karadeniz’de klasik olarak dediğimiz sekiz milyon kişinin fındığı yok ama doğrudan sekiz milyon insanı etkileyen bir ürün.

Türkiye potansiyelini düşündüğümüzde ise böyle bir üründen biz hala 3 milyar dolar gelir elde edersek iyi olur mantığını aşıp, geliri daha yukarılara nasıl çekeriz bunun hesabını yapmalıyız.” (Haber: Şafak DELİÇAKAR)