Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
- 15:42 KADIN GİRİŞİMCİLİĞİNDE YENİ UFUKLAR
- 14:44 10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ KUTLANDI
- 14:09 “MÜLKİ İDARE AMİRLERİMİZ DEVLETİN TEMEL YAPI TAŞLARIDIR”
- 14:10 FATSA'DA 500 KADINA MESLEK VE İŞ İMKÂNI
- 13:55 İL GÜVENLİK ASAYİŞ VE KOORDİNASYON TOPLANTISI YAPILDI
- 13:31 ÇITAK MARKETTEN “ALTIN” KAMPANYALAR
- 12:52 ZENGİN, ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜNÜ KUTLADI
- 12:51 OTSO, SORUN VE TALEPLERİ DİNLEDİ
- 12:46 “YENİ NESİL ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZLARDA SÜRE UZATILMALI”
- 12:39 İŞSİZLİK RAKAMLARI AÇIKLANDI
- 12:31 “HANIMEFENDİ” OKUYUCULARIYLA BULUŞUYOR
- 12:22 YILMAZ: ÇALIŞAN KADINLARIMIZIN SORUNLARINI İLETTİK
- 12:12 OTSO'DAN BAŞKAN KOÇYİĞİT'E ZİYARET
- 11:47 “HANIMEFENDİ” OKUYUCULARIYLA BULUŞUYOR
- 11:40 FAİR PLAY ÖDÜLÜ SAHİBİNİ BULDU
TÜRK HABER SEN’DEN KINAMA
Türk Haber Sen Ordu İl Temsilcisi Zeki Atlı ve Yönetim Kurulu Üyeleri Altınordu İlçesi PTT Şubesi önünde toplanarak, Rize’de gerçekleşen ve iki PTT çalışanının hayatını kaybetmesine yol açan silahlı saldırıyı, derin bir üzüntü ve endişeyle karşıladıklarını belirterek Kamu hizmetini yerine getirmekle görevli çalışanlara yönelik bu tür şiddet eylemlerin asla kabul edilemez olduğunu söyledi.
Başkan Zeki Atlı, burada yaptığı konuşmada; “Hayatını kaybeden personelimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz.
Kamu görevlilerinin güvenliğini sağlamak, görevlerini huzur içinde yerine getirebilmelerini temin etmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu üzücü olayın tekrar etmemesi için gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasını Türk Haber-Sen olarak bir kez daha vurguluyoruz.
Hukukî sürecin en kısa sürede tecelli etmesini ve saldırının sorumlusu olan şahsın hak ettiği cezayı almasını bekliyoruz” dedi.
PTT çalışanlarının yalnız olmadığına dikkat çeken Atlı; “Bugün PTT’nin bir başka sorununu kamuoyuna duyurmak, yetkilileri bu konuda uyarmak adına toplanmış bulunmaktayız.
PTT Kurumu; Muhasebe Daire Başkanlığı Başlığı ile; 40 saati geçen çalışma sürelerinin tespiti ile ilgili bir yazı yayınlamıştır. Birden bire ortaya çıkan bu yazı ile; zor şartlarda çalışan, tatil günlerinde mesai ye gelen kurum çalışanlarının hakları bir anda ortadan kaldırılmıştır.
Söz konusu yazıda aynen; fiili olarak işbaşında geçen haftalık 40 saati aşan çalışmaların fazla çalışma olarak dikkate alınması gerektiği, yıllık izin sıhhi izin, mazeret izini, sendikal izin vs sebeplerle fiili olarak iş başında geçmeyen sürelerin haftalık 40 saatin hesaplanmasında dikkate alınmayacağı” ibaresi yer almaktadır.
PTT idaresi neyi düşünerek bu düzenlemeyi yapmıştır, bu düzenleme hangi işgüzar düşüncenin ürünüdür? Kamu çalışanlarının maaşlarının gerçek enflasyon karşısında eridiği, artan vergilerle gelirin düştüğü, çarşı pazarın yangın yerine döndüğü, ekonomik bunalımın çalışma yaşamını, sosyal yaşamı etkilediği bir ortamda bu düzenlemenin tasarruf mantığı ile açıklanması mümkün müdür? PTT Kurumunun tasarruf edeceği alan mı kalmamıştır?
Söz konusu düzenlemenin hukuksal bir gerçeklik arz etmediği de ortadadır. Yıllık izin, sıhhi izin, mazeret izini, sendikal izin gibi izin türleri, keyfi nitelik taşımamaktadır ve varlığını uluslararası sözleşmelerden, Anayasadan ve ilgili kanunlardan alan çalışanın temel hakkı niteliğindeki unsurlardır, belirtilen izin türlerinin alınış prosedürleri hangi şartlar altında geçerli olacağı yine belirtilen mevzuatlarda hüküm altına alınmıştır.
Kaldı ki; bu izin süreleri ücretle karşılanmakta, işverence bir kesinti yapılmamaktadır. Ayrıca; belirtilen düzenlemenin bir hukuki dayanağı mevcut değildir.
Yine PTT Kurumu sendikal izini dahi fazla mesai hesabında süreden saymamıştır, kurum çalışanların sorunlarının tespiti ve çözümü ile ilgili sendikal faaliyette bulunan temsilcilerin anayasal haklarının gelişigüzel bir işlemle, hiçe sayılması ibretlik bir hadisedir” diye konuştu.
Başkan Atlı, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Çalışma hakkı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde düzenlenmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 23., ve 24. Maddelerine göre; “Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına sahip olma hakkı vardır”.
Yine; Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme hükümlerinde güvence altına alınan çalışma hakkı, her insanın çalışacağı işi özgürce kabul etme ve seçme hakkını içermektedir.
Sözleşme hiçbir şekilde zorla bir işte çalıştırılmama veya bir işi yapmaya zorlanmamanın yanı sıra herkesin bir işe erişimini güvence altına alan bir koruma sistemine erişebilmesinin yanı sıra işten adil olmayacak şekilde yoksun bırakılmamayı da içermektedir.
İlgili sözleşmede yer verilen “Düzgün iş “olarak yer alan kavram özellikle önem taşımaktadır. Belirtilen kavram çalışanın çalıştırana karşı korunduğu çalışma iş ve ilişkisinin adil bir çerçevede eşit uygulamaya yer verecek şekilde düzenlenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Sosyal hukuk devleti ilkesine paralel olarak Anayasa’nın 49. maddesindeki,”... Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” hükmüyle Devlete çalışanların haklarını koruma ve bunun için gerekli önlemleri alma ödevi verilmiştir.
Kamu yaşamında değişikliğin gereklilik gösterdiği durumlar olmakla birlikte, bu değişikliklerin yukarıda zikredilen çalışma hakkı, iş güvencesi gibi evrensel haklar konusunda olmaması, her şart altında faturanın çalışanlara çıkarılmaması asıldır.
Sendikamız Türk Haber-Sen; birileri gibi Tuzumuz Kuru dememektedir, çalışanların, alın teri fazla mesailerin kısıntıya uğratılmaması için de, tüm girişimleri yapmıştır, bu haksızlığı elindeki tüm imkânlarla kamuoyuna haykırmaya devam edecektir. Ayrıca; sendikamızca konunun hukuki takibi devam etmekte olup, Danıştay nezdinde yürütmeyi durdurma talepli davamız sürmektedir.
399 sayılı KHK Tabi personelin İHS’li sorunları; sendikamızca bilinmektedir. Tüm bu sorunların esastan çözümü noktasında çalışma şartlarının güvenceye bağlanması ve iş güvencesinin sağlanması gereklilik arz etmektedir. Sendikamız Türk Haber-Sen bu konudaki samimiyetini ortaya koymuş, konu ile ilgili kanun tekliflerini hazırlayarak TBMM iletmiş, siyasi iradeyle bu konunun aciliyet ve önemini paylaşmıştır.
Yetkili olduğunu iddia eden ancak etkisiz bir sendikanın boş söylemleri ve iş bilmezliği ile kurum çalışanlarının oyalandığı bir gerçektir. Yetkili olduğu söyleyen malum sendika Toplu Sözleşme olarak ifade edilen sendikacılığın öznesi bir argüman, çalışanların hakları hilafına siyasi istikballere tahvil etmiştir.
PTT AŞ hüviyetine bürünürken, KİT olmaktan çıkarken, İdari Hizmet Sözleşmeli Personel diye bir tanımlama getirilirken ve bu statüde görev yapanların hakları haksız bir şekilde yönetmeliklerle ellerinden alınırken, bu durumu toplu sözleşmede dile getirmeyen, susan danışıklı dövüş ile kabul diyen bir sendikadan da fazlasını beklemek mümkün değildir.
Toplu sözleşmede kendini ifadeden uzak, kurum çalışanlarının sorunlarını çözmede basiretsiz, bir sendikanın, afaki söylemleri de artık tutmamaktadır.
Asıl olan kurum çalışanlarının her bir sorunu ile hem hal olabilmek bu sorunların çözümü için samimiyetle mücadele edebilmektir. Yasak savmak adına, dostlar alışverişte görsün mantığı ile, mevcut sorunları ötelemek kimsenin haddine değildir.
Türk Haber-Sen olarak buradan PTT Genel Müdürlüğüne sesleniyoruz. İHS’li Personele iş güvencesi istiyoruz. PTT çalışan tüm taşeronların kadroya geçirilmesini istiyoruz. Fakülte mezunu dağıtıcıların sınavsız memur yapılmasını istiyoruz. Hem gişelerde hem de dağıtımda çalışan personelimizin çalışma şartlarının iyileştirilmesini istiyoruz.
Sendikamız Türk Haber-Sen PTT Çalışanlarının sorunlarını ve beklentilerini bilmektedir. Geçmişte olduğu gibi, gelecekte de sorumluluktan kaçmayacağını ispat etmiştir. Ne mutlu hak mücadelesinde elini taşın altına koyarak Türk Haber-Sen çatısında birleşenlere, destekleri ile mücadelemize güç katanlara” şeklinde konuştu.