Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
- 15:50 ŞENTÜRK: NEVRUZ, BİRLİKTİR, KARDEŞLİKTİR!
- 14:22 ŞANLITÜRK: AYRIM YAPMADAN BÜTÜN BELEDİYELER DENETLENMELİDİR!
- 14:16 OBB ‘AŞI ORDUSUNU’ GENİŞLETİYOR
- 13:59 KIRSALDA KARIN ETKİSİ SÜRÜYOR
- 13:54 ORDU’DA FİDANLAR TOPRAKLA BULUŞTU
- 13:52 MHP: NEVRUZ KADİM BİR GELENEĞİMİZDİR
- 13:12 “ORMANLAR, GIDA VE SUYUN GÜVENCESİDİR”
- 12:58 BUZULLAR ERİYOR, DENİZ SEVİYESİ YÜKSELİYOR
- 12:32 ŞEYHOĞLU: BUNA HANGİ VİCDAN RAZI GELEBİLİR?
- 12:32 BUCAK’TA BASAMAKLAR DAHA KOLAY ÇIKILACAK
- 12:26 OAL’DEN HAKAN YÜKSEL’E HAYIRLI OLSUN ZİYARETİ
- 12:18 MİNİKLERDEN RAMAZAN KOLİSİ
- 12:11 YILMAZ: NEVRUZ BİZİM İÇİN MÜSTESNA BİR BAYRAMDIR
- 12:08 TÜİK: HANELERİN BAKIM HİZMETLERİNE İHTİYACI ARTIYOR
- 11:48 GÜNEY KORE’DEN DEPREMZEDELERE DESTEK
BUZULLAR ERİYOR, DENİZ SEVİYESİ YÜKSELİYOR

Dünya’da artan buzul erimesi nedeniyle 2100 yılında deniz seviyesi, 1900 yılındaki seviyeden yaklaşık 20 cm daha yüksek olacak.
Buzullarda meydana gelen kütle kaybı; akış aşağısında bulunan su kaynaklarının daha az beslenmesine neden oluyor. Bununla birlikte iklim değişikliğinin etkisiyle erime zamanlamasında ve şiddetinde yaşanan öngörülemez değişimler; sel riskinin yükselmesine, heyelan ve erozyon gibi afetlerde aşırılıkların yaşanmasına yol açıyor.
Ülkemizde buzullar, özellikle Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerinde bulunuyor ve bu bölgelerdeki su döngüsüne önemli katkı sağlıyor. Küresel ısınma ve iklim değişikliği ülkemizdeki buzullar üzerinde de olumsuz etkiler gösteriyor.
BM’ye göre buzul kütlesi kaybı son 20 yılda iki katına çıktı. Bu kütle kaybının başlıca nedeninin insan kaynaklı iklim değişikliği olduğuna dikkat çekildi.
BM, And Dağları ve Himalayalar gibi bölgelerdeki birçok buzulun, mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde 2100 yılına kadar yok olabileceğini öngörüyor. Artan buzul erimesi küresel deniz seviyesinin yükselmesine önemli ölçüde katkıda bulunuyor
Dünya Su Günü, suyun yaşamsal önemini hatırlatmak ve hayatın her alanında oynadığı alternatifsiz role ilişkin farkındalığı artırmak maksadıyla her yıl 22 Mart’ta tüm dünyada kutlanıyor. Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde her yıl farklı bir tema vurgusu ile idrak edilen Dünya Su Günü’nün bu yılki teması ise ‘Buzulları Korunması’ olarak belirlendi.
BM Genel Kurulu Aralık 2022’de aldığı kararla 2025 yılını, ‘Uluslararası Buzulların Korunması Yılı’ ilan etti ve 21 Mart gününün de tüm dünyada ‘Dünya Buzullar Günü’ olarak kutlanmasına karar verdi. Bu gelişmeler paralelinde, buzulların küresel iklim sistemi ve su döngüsündeki kritik rolü dikkate alınarak ‘22 Mart Dünya Su Günü’nün teması da ‘Buzulların Korunması’ olarak belirlendi.
Buzul, dağlık bölgelerden bir vadiye doğru yavaşça kayan ve eriyen suları aşağı doğru akan büyük bir buz ve kar birikimidir. Buzullar genellikle kışın kar yağışıyla beslenir ve yazın miktarlarında kayıplar olur. Ancak küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkisiyle buzullarda mevsimsel olarak ortaya çıkan kütle kaybının miktarında ve zamanlamasında değişimler yaşanıyor.
DÜNYADA 275 BİNDEN FAZLA BUZUL BULUNUYOR
BM'nin su ve sanitasyon konusunda kurumlar arası koordinasyon mekanizması olan BM-Su (UN-Water), ‘Dünya Su Günü’nün teması olan “Buzulların Korunması” ile alakalı bir bilgilendirme dokümanı yayınladı. Dokümanda, Dünyanın farklı noktalarında toplam 700 bin kilometrekarelik bir alanı kaplayan ve 170 bin kilometreküp buz depolayan 275 binden fazla buzul bulunduğu bilgisine yer verildi. Buzulların; insanlara, hayvanlara ve bitkilere tatlı su sağlayan bir yaşam kaynağı olduğuna dikkat çekilen dokümanda “Gezegenimiz iklim değişikliği nedeniyle ısındıkça, donmuş dünyamız küçülüyor ve su döngüsünü daha öngörülemez ve aşırılıklara açık hale getiriyor” ifadeleri kullanıldı.
BUZULLAR NEDEN ÖNEMLİ?
Buzullar su döngüsü için kritik öneme sahiptir. Buzullar; içme suyu ve sanitasyon sistemleri, tarım, endüstri, temiz enerji üretimi ve sağlıklı ekosistemler için tatlı su kaynağı sağlıyor.
Yaklaşık iki milyar insan içme suyu temini, tarımsal sulama ve enerji üretimi için buzullardan, eriyen karlardan ve dağlardan gelen sudan yararlanıyor.
Buzullar, Dünya’daki tatlı suyun yaklaşık %70'ini depoladıkları için en büyük tatlı su rezervuarı konumunda bulunuyor.
Buzullar aynı zamanda okyanus dolaşımına da katkıda bulunarak ısıyı, karbondioksiti ve Dünya genelindeki besin ağlarını sürdüren besleyicileri düzenliyor.
Buzullar parlak yüzeyleri sayesinde güneş ışığını yansıtarak Dünya'nın ısısını düzenlemeye yardımcı oluyor. Buzullar eridikçe bu yansıtıcı yüzey küçüldüğünden, küresel ısınma hızlanıyor. Bu da son derece olumsuz bir döngüye yol açıyor.
BUZULLARI NASIL KORUYABİLİRİZ?
Son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel enerji üretimindeki payı artsa da küresel enerji ihtiyacı büyük oranda fosil yakıtlardan karşılanmaya devam ediyor. Fosil yakıtlar insan kaynaklı küresel ısınma ve iklim değişikliğinin başlıca nedeni olan sera gazı salınımının yanı sıra çevre kirliliğine de sebep oluyor.
Küresel sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik tedbirler ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin hızlandırılması, buzullarda meydana gelen kütle kayıplarının azaltılması için büyük önem taşıyor.
MÜCADELEDE DSİ’NİN ÖNEMLİ BİR YERİ VAR
Buzullarda meydana gelen kütle kayıplarının da ana nedeni olan insan kaynaklı küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadele tüm dünyada azaltım (mitigation) ve uyum (adaptation) çalışmaları kapsamında yürütülüyor. ’Azaltım’ çalışmaları sera gazı salınımlarını azaltacak tedbirleri içerirken ‘uyum’ çalışmaları ise iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği olumsuzluklara karşı alınacak tedbirleri kapsıyor. Örneğin hidroelektrik enerji üretiminin artırılması azaltıma, modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması ise uyuma örnek gösterilebilir.
DSİ Genel Müdürlüğü iklim değişikliği ile mücadelede, faaliyet alanına giren hidroelektrik enerji, karasal ve yüzer güneş enerji sistemleri ve arazi toplulaştırma projeleri kapsamında ‘azaltım’ çalışmalarına; su depolama kapasitesinin artırılması, modern sulamanın yaygınlaştırılması, atık su arıtımı ve taşkın kontrolü faaliyetleri kapsamında ise ‘uyum’ çalışmalarına katkı sağlayan önemli bir konumda bulunuyor.
Ülkemizin yenilenebilir enerji üretiminde önemli bir yere sahip olan hidroelektrik santraller 2024 yılında ülkemizin enerji ihtiyacının %21,5’ini karşıladı. Öte yandan terfili sulamalarda ortaya çıkan enerji ihtiyacının güneş enerjisiyle karşılanarak karbon salınımının ve çiftçilerimizin enerji masraflarının azaltılması maksadıyla tesis edilen karasal ve yüzer güneş enerji santralleri de ürettiği temiz enerji ile iklim değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunuyor.
Tarımsal üretim girdilerinden önemli oranda tasarruf sağlayan ve verimi artıran arazi toplulaştırma projeleri ise ulaşımda sarfedilen yakıttan önemli ölçüde tasarruf edilmesini sağlıyor. Böylece hem karbon salınımına engel olunarak ‘azaltım’ çalışmalarına hem de yakıt ithalatı yoluyla yurt dışına çıkacak kaynakların yurt içinde yatırıma dönüşmesine katkı sağlanıyor.
DSİ’NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE ‘UYUM’ KAPSAMINDAKİ ÇALIŞMALARI
DSİ sera gazı azaltımının yanı sıra iklim değişikliğine ‘uyum’ çalışmaları kapsamında su kaynaklarımızı koruyan önemli projelere imza atıyor. Bu çerçevede;
Artan kurak periyotlarda ülkemizin güvencesi olan su depolama kapasitesi 183,4 milyar metreküpe yükseltildi.
Depolama tesislerimizde biriktirilen suların minimum kayıpla tarım arazilerine iletilmesi için basınçlı borulu sulama sistemleri ve yapay zeka destekli otomasyon çalışmaları hayata geçiriliyor.
ATIK SULAR ARITILARAK TARLALARDA CAN SUYUNA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR
Jeolojik ve jeoteknik yönden uygun olan yerlerde yeraltı barajları ve suni besleme projeleriyle en kıymetli yeraltı kaynağımız olan yeraltı sularımız destekleniyor, kalite ve miktar açısından korunuyor. İklim değişikliği sebebiyle sıklığı ve şiddeti artan taşkınlarla mücadele, yenilikçi taşkın kontrol tesislerinin katılımıyla güç kazanıyor.