KORKMA

Bir aydan daha fazla geçti.

Felaket bir gece yarısı geldi çaldı kapımızı…

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ illerinde neredeyse 49 bin vatandaşımızı kaybettik.

Hasar alan binalar,

Yıkılanlar/yıkılması gerekenler var.

Enkazlar kamyonlarla taşınıyor, daha uzun bir süre taşınmaya devam edecek.

Ülke olarak büyük bir sınavdan geçtik.

Dayanışma, yardımlaşma ve kenetlenme bizim sihirli kelimelerimiz.

Halk dayanışması umut oldu.

Herkes “Benim de katkım olsun” çabasında…

Birçok kuruluş yardımları deprem bölgesine uçarcasına ulaştı.

Yatak, yorgan, hijyen malzemeleri, çocuk maması, bez, battaniye, kışlık giyecek, ayakkabı…

Vatandaş imkânları ölçüsünde elini taşın altına soktu.

***

Biz her durumda millet olduğumuzu tüm dünyaya daha önceleri de kanıtladık.

1.Dünya Savaşı sonucunda Anadolu'nun işgal altında bulunduğu günlerdi.

Halkın heyecanını sürekli tutmak ve vatan millet sevgisini vurgulamak için bir milli marş yazılmasına karar verildi.

Ülkelerin milli marşı vardı.

Bizimde olmalıydı.

Milli Eğitim Bakanlığınca ödüllü bir yarışma düzenlendi.

500 TL ödül koydu ortaya.

Öyle bir marş yazılmalıydı ki; bu marş bir milletin kurtuluş savaşı ve bağımsızlık mücadelesini anlatacak bir marş olmalıydı.

Yarışmaya 724 şiir katıldı.

Hiç birisine olumlu bakılmadı.

Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi (Tanrıöver), yakın arkadaşı ve dönemin ünlü şairi, Burdur milletvekili Mehmet Akif ERSOY'dan İstiklal Marşı'nı yazması için özel bir talepte bulundu.

Mehmet Akif, böylesi bir marşı para için yazmayı kabul etmediği için yarışmaya katılmamıştı.

Ona göre böyle bir milli hizmetin maddi bir karşılığı olmamalıydı.

Mehmet Akif'in "kahraman ordumuza" ithafıyla başlayan şiiri, Büyük Millet Meclisinin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, oy çokluğuyla milli marş olarak kabul edildi.

Mehmet Akif Ersoy’un o gün şöyle bir cümle döküldü dudaklarından.

"Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın"

***

Unutmayın!

İstiklal Marşı korkma diye başlar.

Birlikte ayağa kalkacağız.

Birlikte yaraları saracağız.

Birlikte yürüyeceğiz geleceğe.

Korkma…

Korkma…

ACİL, ACİL, ACİL…

Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir derler.

Harekete geçilmezse olacaklar canımızı yakacak.

KANALORDU Televizyonunda “UFUKTAKİLER” programına konuk aldığım uzmanların ortak görüşü acilen, vakit kaybetmeden ciddi önlemler alınmalı.

-         Ordu’da çok sayıda bina yeterli deprem güvenliğine sahip değil. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda büyük  bir deprem olması halinde Ordu’da ciddi bir hasar ve yıkım olması kaçınılmaz.

-         İlimizde de çok sayıda yapının deprem güvenliği açısından yetersiz. Acilen yapı envanterini çıkarıp binaları risk durumlarına göre sınıflandırıp, uygun olmayan yapıların ise kentsel dönüşüm yoluyla yıkılıp yeniden yapılması gerekmektedir.