HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer
16 Ocak 2017 Pazartesi Saat: 14:17

“REJİM DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİL, SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ”

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TBMM Genel Kurulu’nda anayasa değişikliği ile ilgili yaptığı konuşmada yeni anayasanın Cumhurbaşkanlığı makamına siyasi sorumluluk yüklediğini söyledi.
“REJİM DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİL, SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ”

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TBMM Genel Kurulu’nda anayasa değişikliği ile ilgili yaptığı konuşmada yeni anayasanın Cumhurbaşkanlığı makamına siyasi sorumluluk yüklediğini söyledi.

Anayasa değişikliğine tepkili olanlara karşı “Değişiklik rejim değişikliği olarak takdim edilemez, yapılan şey bir hükümet sistemi değişikliğidir. Rejim değişikliği değildir. Hükümet sistemi devletin yasama, yürütme ve yargı organlarının oluşumu, kullanımı ve birbirleriyle ilişkilerini ifade eden teknik bir terimdir” dedi.

GÜÇLÜ GELECEĞİN TEMELLERİ ATILIYOR

Bakan Bozdağ’ın konuşması ise şu şekilde kaydedildi; “1982 Anayasasında köklü değişiklikler içeren Anayasa teklifinin görüşmeleri vesilesiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, cumhuriyet dönemimizin en önemli ve en esaslı anayasa değişikliklerinin görüşmelerine başlıyoruz. Görüşmelerin, olgunluk içinde, verimli ve başarılı geçmesini temenni ediyorum. Bugün başladığımız görüşmelerle milletimizin ve ülkemizin istiklali, istikbali ve istikrarı için son derece önemli maddeleri görüşmeye başlıyoruz. Bu anayasa değişikliği ile siyasi istikrar, güçlü iktidar, güçlü yasama, etkin denetim, hızlı karar alma ve uygulamanın, hasılı ülkemizin ve milletimizin güçlü geleceğinin temelleri atılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı sistemi, milletimizin ve ülkemizin doğrudan bekasıyla da ilgilidir. Güçlü millet ve güçlü devlet, ancak güçlü yasama, güçlü yürütme ve bağımsız ve tarafsız yargıyla kurulabilir, oluşturulabilir.

MİLLETİN HAKEMLİĞİNE GÖTÜRÜYORUZ

Görüşmeler milletin gözü önünde yapılmaktadır. Hem tekliğin verilmesi Anayasa Komisyonu sürecinde yapılan müzakereler genel kurul görüşmeleri ve referandum sürecinde milletimize yapılacak takdimler, bütün bunların tamamı milletin gözü önünde gerçekleşecektir. Milletten kaçırılan, milletten saklanan herhangi bir şey yoktur. Bizim dediğimiz şey bu anayasa değişikliklerini milletten kaçırmak değil, milletin önüne götürmektir. Milletin hakemliğine götürmektedir. Millet kararını versin ve onun kararına hep birlikte saygı duyalım.

REJİM DEĞİL, HÜKÜMET SİSTEMİ DEĞİŞİKLİĞİ

Ama bir şey var: Bazıları Türkiye'de her büyük değişim olduğu zaman buna karşı duran bir yaklaşım da ortaya koyuyor. İşte, Boğaz Köprüsü yapılıyor, "Hayır." "Satalım köprüyü.", “Hayır" "Cumhurbaşkanını halk seçsin, halkın seçtiği cumhurbaşkanı olsun." "Hayır." "Hükümet sistemini değiştirelim." "Hayır." Büyük değişimlere "hayır" diyerek bu değişimleri bugüne kadar önleme imkanımız oldu mu? Olmadı. Bundan sonra da olmayacaktır.  Bu değişiklik bir rejim değişikliği olarak takdim edilemez çünkü yapılan şey, bir hükümet sistemi değişikliğidir, rejim değişikliği değildir. Hükümet sistemi, devletin yasama yürütme ve yargı organlarının oluşumu, kullanımı ve birbirleriyle ilişkilerini ifade eden teknik bir terimdir.

Türkiye'de 1923'te Cumhuriyet devlet şekli olarak kabul ve ilan edilmiştir ve bugüne kadar da cumhuriyetin devlet şekli olarak üzerinde herhangi bir tartışma yoktur ve cumhuriyetimiz demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak da nitelendirilmiştir. Eğer bir rejim değişikliğinden söz edecek olursak o zaman cumhuriyetin bu niteliklerini değiştiren bir düzenlemenin burada olması lazım. Bunun içerisinde böyle bir düzenleme kesinlikle söz konusu değildir. Bu bir rejim değişikliği değil, hükümet sistemi değişikliğidir. Bunu açıkça ifade etmekte fayda görüyorum.

DEMOKRATİK VE HUKUK DEVLETİNİ GÜÇLENDİRİYOR

Anayasa'nın ilk 4 maddesinde bu teklifin içerisinde ima yollu dahi olsa bir değişiklik var mı? Yok. Doğrudan bir değişiklik var mı? Yok. Dolaylı bir değişiklik var mı? Yok. O zaman bunu "rejim değişikliği" olarak nitelendiremezsiniz. Bu, farklı bir takdim olur. Kavramların bir de evrensel, bilimsel anlamları var. Eğer bu anlamları uluslararası ve bilimsel literatüre uygun olarak kullanmazsak o zaman da ayrı bir hatayı yapmış oluruz. Bu değişiklik teklifi ne yapıyor? Bir: Cumhuriyetin nitelikleri olan demokratik devlet niteliğini, hukuk devleti niteliğini çok net bir biçimde güçlendirmektedir. Hukuk devleti niteliğini güçlendirmektedir. Nasıl güçlendiriyor, bakalım. Mahkemelerin bağımsızlığı esastır, Anayasa'mızın temel kuralı. Neyi getiriyor? Tarafsızlığını da bir anayasal güvenceye, dayanağa kavuşturuyor. Hukuk devletinde yargının tarafsız olduğunu ifade etmek ve bunu anayasal bir müessese haline getirmek, hukuk devleti niteliğini zayıflatır mı, ortadan mı kaldırır, güçlendirir mi?

 CUMHURBAŞKANINA SİYASİ VE  CEZAİ SORUMLULUK

Yine, Cumhurbaşkanının bugün tek başına yaptığı işlemlerin tamamı yargı denetimine kapalıdır. Şu anda, Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlere yargı yolu açılıyor. Bu, hukuk devletini güçlendirir mi, yoksa zayıflatır mı?  Cumhurbaşkanının resen imzaladığı emirler ve kararlar aleyhine yargı yoluna gidilememektedir. Bunların tamamına yargı yolu açılmaktadır. Bu, hukuk devletini güçlendirir mi, zayıflatır mı? Cumhurbaşkanının bugün siyasi sorumluluğu yoktur, sadece vatana ihanetten dolayı, belli çoğunlukla suçlandırılabilme imkanı vardır. Sorumsuz bir Cumhurbaşkanlığı makamı söz konusudur bizim Anayasa'mıza göre. Ne getiriliyor? Cumhurbaşkanına siyasi sorumluluk getiriliyor. Siyasi sorumluluk getirmek, hukuk devletini güçlendirir mi, zayıflatır mı? Cezai sorumluluğu ne yapılıyor? Vatana ihanet dışında bir sorumluluğu yok ama bu düzenlemeyle, işlediği iddia edilen bütün suçlarla ilgili Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu getiriliyor.

SİVİLLER İÇİN AYRI, ASKERLER İÇİN AYRI MAHKEMELER VAR

Bu, hukuk devletini güçlendirir, zayıflatmaz. Cumhurbaşkanının bütün eylem ve işlemlerine karşı da yargı denetimi açılmaktadır. Bu da yine hukuk devletini güçlendiren önemli bir değişikliktir. Yine, cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ilgili çok önemli bir değişiklik içeriyor burada. Bugün de var, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleniyor. Şimdi, yeni düzenlemede de Anayasa'da kararnamenin belli şartlar altında çıkarılacağı ifade ediliyor ama çok önemli bir şey de getiriliyor, Meclisin denetimi zorunlu kılınıyor. Belli bir süre içerisinde Mecliste görüşülmeyen Cumhurbaşkanlığı kararnamesi OHAL dönemi için ne yapılıyor? Kendiliğinden yürürlükten kalkıyor.

SEÇİM USULU DEĞİŞMİYOR

Mevcut durum neyse o muhafaza ediliyor ve hatta Askeri Yargıtay ve Yüksek İdare Mahkemesi kaldırıldığı için de orada bir azalma söz konusu. Bu da hukuk devletini, efendim, parlamenter sistemde olursa uygundur, onu güçlendirir ama Cumhurbaşkanlığı sistemi söz konusu olursa aykırı olur demek de yanlış. Hâkimler ve Savcılar Kurulu yeni adıyla, Cumhurbaşkanı eski Kurula 4 üye seçiyordu, şimdi yeni düzenlemede de 4 üye seçiyor. Yeni bir şey geliyor mu? Gelmiyor. Burada yeni olan şey Parlamentonun seçmesidir. Parlamentonun Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna üye seçmesi hukuk devletine niye aykırı olsun? Hukuk devletini niye zedelesin? Parlamento buna ehil değil mi? Başkaları, bürokratlar seçerse ehil; Parlamento seçerse ehil değil.  Bürokratlar seçerse hukuk devletine uygun, Parlamento seçerse hukuk devletine uygun değil; bunu kabul etmemiz mümkün. Bu, hukuk devletini hem doğrudan güçlendiren bir tekliftir. Doğrudan veya dolaylı zayıflatması kesinlikle söz konusu değildir. Baktığınız zaman, sanki yasama yokmuş gibi bir ifade. Meclis kapanıyor sanki öyle bir hava veriliyor. Esas yasama yeni sistemde bugünküne göre daha da güçlendirilmektedir. "Milli irade yok edilmekte, Parlamento kaldırılmakta." Ben, şimdi soruyorum, bu teklifte Parlamento kaldırılıyor mu? Kaldırılmıyor. 550 olan vekil sayısı 600'e çıkarılıyor. Gruplar ortadan kalkıyor mu? Kalkmıyor. Bağımsız milletvekilleri var mı? Var. Gruba bağlı vekiller var mı? Var. Seçim usulü değişiyor mu? Değişmiyor. Parlamento bugün yüzde 100'ü nasıl temsil ediyorsa yeni sistemde de aynı temsil edecek, daha güçlü.

YÜRÜTMEYİ YİNE VATANDAŞ SEÇECEK

Bakın, 1961 Anayasası yürürlüğe girdiği günden bu yana 261 gensoru verilmiş ve bunlara baktığınızda 2 tanesi kabul edilmiş. Hükümetin izin verdiği kadar bir yasama denetimine bugünkü sistem izin veriyor ama şimdi yasama ve yürütme birbirinden çok net bir şekilde ayrıldığı için yasama denetimi daha etkin ve daha güçlü bir şekilde yapılabilecektir. Yani Parlamento, milli egemenliği kullanan milletvekillerimizin bulunduğu Parlamento hem yasama faaliyetleri bakımından hem de denetim faaliyetleri bakımından bugünkü sisteme göre daha güçlendirilmektedir, milli egemenlik daha da tahkim edilmektedir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi milli egemenliği tahkim etmek değil midir? Şimdi, Parlamentoyu halk seçecek, milli egemenlik yok edilmiş olsa seçebilir mi? Seçemez. Egemenliği vatandaş kullanacak, seçecek. Peki, yürütmeyi kim seçecek? Yürütmeyi de gene vatandaş seçecek. Doğrudan halkın kendisini yönetenleri seçmesi, halka doğrudan kendini yönetecek, yürütmeyi yerine getirecek olanı seç demenin milli egemenliğe zararı nerededir, milli egemenliği tahribatı bunun neresindedir? Aslında bu tahrip etmiyor, esasında millî egemenliği tahkim ediyor, güçlendiriyor. 

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK PARTİLİ CUMHURBAŞKANI

Partili Cumhurbaşkanı olur mu? Partili Cumhurbaşkanı olması Türkiye'nin yeni tanıştığı bir şey mi? Yeni tanıştığı bir şey değil. Bakıyoruz, cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk partili mi? Partili. Milletvekili mi? Milletvekili. Genel Başkan mı? Genel Başkan. Cumhurbaşkanı mı? Cumhurbaşkanı. İsmet İnönü partili mi? Partili. Milletvekili mi? Milletvekili. Genel Başkan mı? Genel Başkan. Cumhurbaşkanı mı? Cumhurbaşkanı. Ne oldu, tarafsızlığına halel mi geldi? Milletvekilleri, partili, milletin tamamını temsil ediyor mu? Ediyor. Bakanlar partili milletin tamamının bakanı mı? Bakanı. Başbakan partili, genel başkan milletvekili, milletin tamamının başbakanı olarak bugün çalışabiliyor mu? Çalışabiliyor. Meclis Başkanı da partili, çalışabiliyor mu? Çalışabiliyor. Belediye meclisi, il genel meclisi üyeleri, başkanlar, belediye başkanları, partili, herkesin başkanı, herkesin meclis üyesi olarak çalışabilecek ama Türkiye'nin Cumhurbaşkanı partili olursa kıyamet kopacak. Böyle bir çelişki olabilir mi? Belediye meclisi üyesine, il genel meclisi üyesine, belediye başkanına, milletvekiline, bakana, başbakana, Meclis Başkanına hak gördüğümüzü Cumhurbaşkanına hak görmemek çifte bir standarttır. Bunun ana nedeni nedir biliyor musunuz? 1961 Anayasası'nda bu girdi. Neden? Milletin iradesiyle iktidara gelemeyeceğini, her geçen gün iktidar ümidinin azaldığını görenler Cumhurbaşkanının partiyle ilişiğini keserek Cumhurbaşkanlığı yoluyla milletin iradesini kontrol etmek için bunu getirdiler. 

YAPILAN ATATÜRK ANAYASALARINA DÖNMEKTİR

Şimdi bizim yaptığımız Atatürk anayasalarına dönmektir, 1921, 1924 Anayasa'larına, partili cumhurbaşkanına dönmektir. Siz Atatürk'ün Anayasasına karşı çıkıyorsunuz. Aynı şeyi yapıyoruz, aynı şeyi yapıyoruz, çok net. Peki, burada konuşuldu. Yeni sistem geliyor. "Burada güven oyu yok." diyor.   İşte Meclis soruşturması yok, Meclis araştırması yok. Belli ki teklif iyi okunmamış, iyi analiz edilmemiş. Sistemin doğası gereği güven oyu yok çünkü bu sistemde güven oyunu sandıkta halk veriyor, halk. Parlamentonun içinden hükümet çıkmıyor ki, sandıktan Hükümet çıkıyor. Eğer Parlamentonun içinden Hükümet çıksaydı göreve başlarken, göreve devamı sırasında güvenoyu verebilirdi. Milletvekillerinin Parlamentonun içinden bakan da yok; dolayısıyla güvenoyunu sandıkta halk verecek ve sandıkta halk alacaktır seçim vakti geldiği zaman da.  Sistemin doğası gereği güvenoyu yok, sistemin doğası gereği gensoru yok ama diğer denetim yollarına gelince tamamı var. Meclis araştırması var, genel görüşme var, Meclis soruşturması var, soru var; yazılı soru yok çünkü bakanlar buraya gelemediği için yok. Dolayısıyla, denetim yolları çok net bir şekilde ortadadır. 

YÜCE DİVANDAN CEZA ALIRSA GÖREVİ SON BULUR

Cumhurbaşkanıyla ilgili kısma geldiğimizde; Cumhurbaşkanının bugün siyasi bir sorumluluğu var mı? Yok. Cumhurbaşkanının tek başına imzaladığı işlemlerden dolayı Başbakan ve ilgili bakan sorumlu, siyasi sorumluluğu yok. Şimdi, ne yapıyoruz? Cumhurbaşkanına siyasi sorumluluk getiriyoruz; yanlış mı yaptık?  Sorumsuzluktan çıkardık sorumlu hâle getirdik. Cezai sorumluluğu sadece vatana ihanet hâlinde belli nisapla ancak istenebiliyor, diğer konularda cezai sorumluluğu da istenemiyor. Şimdi, cumhurbaşkanının işlediği bütün suçlardan dolayı cezai sorumluluk getirdik.  Cumhurbaşkanının Yüce Divana sevki her isnat edilen suçla ilgili yolunu açtık; kötü mü yaptık? İyi yaptık. Şimdi, Yüce Divana gitti, ceza aldı ne olacak belli değil ama yeni düzenlemede ceza aldığı zaman cumhurbaşkanının cumhurbaşkanlığı görevi de sona erecek, cumhurbaşkanlığı düşecek.” (Ordu Yeni Haber)

 


Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler

 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız