Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
- 14:40 “BU KUTLU YOLDA BİRLİKTE YÜRÜYECEĞİZ”
- 14:35 “EMANETİNİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ”
- 14:06 ARAÇ SAYISI 200 BİNE DAYANDI
- 14:04 GÜBRELEMEYİ İHMAL ETMEYİN!
- 13:11 “GELECEĞİMİZİ HEP BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ”
- 13:02 ORDU TURİZMİNE KAZANDIRILACAK
- 12:57 MAHALLELER OTOPARKA KAVUŞUYOR
- 11:54 “TÜKETİCİ ÜRETİM AŞAMASINDA KORUNMALI”
- 11:51 GÜLER, ÜNİVERSİTELİLERLE İFTARDA BİR ARAYA GELDİ
- 11:50 GAR VE İSTASYONLARDA ÜCRETSİZ Wİ-Fİ
- 11:39 “AMACIMIZ, KONFORLU BİR ULAŞIM AĞI SUNMAK”
- 11:24 ORYANTİRİNG HEYECANI ORDU’DA BAŞLIYOR
- 11:12 KADIN SPOR DİBİ MESKEN TUTTU
- 11:12 FB,23. SIRAYA YÜKSELDİ
- 11:11 2.AMATÖRDE 20 GOL ATILDI
“ÇÖPLERİN, DERELERE DOLDURULMASI TAŞKINLARA SEBEP OLUYOR"

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak ile Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, 4. Ulusal Taşkın Koruma Sempozyumu’na katıldı.
Sempozyumda bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, "Karadeniz Bölgesi'nde afet olaylarından zarar gören yapı oranı yüzde 17, bu çok yüksek bir rakam. Bu bölgemizde selden ve heyelandan dolayı yaklaşık 300 bin yapı etkilenmiş vaziyette şimdiye kadar. Bu sebeple Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 2010 yılından bugüne kadar yani sadece 5.5 yılda yapılan harcamaların miktarı 1 milyar 25 milyon lira." dedi.
"Veysel hocamız, 'suya gem vuran' bir bilim adamı ve İstanbul’u İSKİ Genel Müdürlüğü zamanında hem susuzluktan hem taşkınlardan hem atık su pisliklerinden de kurtaran bir hocamız." ifadelerini kullandı.
Karadeniz Bölgesinde afet olaylarından zarar gören yapı oranının yüzde 17 olduğunu anlatan Kaynak, şu bilgileri verdi:
"Bu çok yüksek bir rakam. Bu bölgemizde selden ve heyelandan dolayı yaklaşık 300 bin yapı etkilenmiş vaziyette şimdiye kadar. Bu sebeple Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 2010 yılından bugüne kadar yani sadece 5.5 yılda yapılan harcamaların miktarı 1 milyar 25 milyon lira. Valilerimiz, belediye başkanlarımız ve milletvekillerimizle sürekli, 'acaba biz bunları olmadan önce engelleyebilir miyiz?’ diye konuşuyoruz.
Bu paraları hasardan sonra harcayacağımıza hasar olmasın diye harcayabilir miyiz? Bakanımızla, Bakanlar Kurulu'nda dile getirdik. Başbakanımızla ve Maliye Bakanımızla özel olarak görüştük. İstiyoruz ki Karadeniz’e 5.5 yılda harcadığımız parayı ki bu sadece nakit olarak cebimizden çıkandır. Mesela Rize için gönderdiğimiz para 8.5 milyon lira daha 40 milyon borcumuz var. Bu paranın tamamını ödemiş olsaydık bütçe imkanlarımız el verseydi bu 1 katrilyonun en az 2, 2.5 misli bütçemizden 5.5 yıl içerisinde para çıktığını hesap etmemiz gerekiyor."
Başbakan Yardımcısı Kaynak, DSİ Genel Müdürlüğü ve AFAD Başkanlığının pilot bölgeler seçtiğini, Rize’de, Samsun’da, Trabzon’da seçtikleri pilot dereler olduğunu ve bunlarla ilgili hemen, acilen bu toplantıdan elde ettikleri bilimsel verilere göre, bir eylem planıyla çalışmaya başlayacaklarını vurguladı.
Toplantının gerçekten ülke için umut verici bir başlangıcın tarihi olduğunu düşündüğünü aktaran Kaynak, "En çok hasar istatistik olarak Doğu Karadeniz bölgesinde olduğu için AFAD olarak, DSİ genel müdürlüğümüzle bakanımızla pilot bölgeyi buradan başlattık. Bu çalışmaları inşallah hükümetimizin desteğiyle sayın başbakanımızın desteğiyle sürdüreceğiz. Bu çalışmalarla Karadeniz’deki, Doğu Karadeniz’deki başarıyı inşallah bütün Türkiye’ye taşımayı düşünüyoruz." ifadesini kullandı.
Taşkın sempozyumunda bir konuşma yapan Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu'da son zamanlarda iklim değişikliğinin etkisiyle yağış rejiminde önemli değişiklikler olduğunu belirtti.
Bir yılda gerçekleşmesi gereken yağışın 24 saatte 3’te birinin yağdığını gördüklerini vurgulayan Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Rize’de bir gecedeki yağışın Konya'da belli bölgelerde bir yılda düştüğünü ifade etti.
Derelerdeki taşkınlara bakılınca sebeplerinin belli olduğunu kaydeden Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, "Aşırı ve anlık yağışlar. Meteoroloji ne yapabilir? Küçük havzaları anlık yağışları dikkate alarak erken uyarı yapabilir. Risk altında olan yerler belirtilebilir" diye konuştu.
Derelerin işgal edildiğine dikkat çeken Bakan Prof. Dr. Veysel Eroğlu, "Derelerde yapılan yanlış imalatlar. Uygun olmayan, köprüler, menfezler hatta ve yollar. Bunlar bir vaka. Ayrıca derelerden kaçak kum çakıl alınması. Özellikle derelerde çöplerin, hafriyat ve toprakların derelere doldurulması büyük felaketlere sebep oluyor" ifadesini kullandı.
Samsun’da geçmişte Yılanlı Vadisi'nde çöp dağları oluştuğunu bunu belediye başkanı ile paylaştığını kaydeden Prof. Dr. Veysel Eroğlu, yaptıkları baraj sayesinde ardından yağan yağmur ile büyük bir felaketin önüne geçtiklerini bildirdi.
Yanlış yapılaşma ve imalatlarla çoğu kez derelerin işgal edildiğine dikkat çeken Bakan Prof. Dr. Veysel Eroğlu, şunları söyledi:
"Dere eninde sonunda yatağını bulur. Yatağı neyse işgal edilen yatağı geri alır. Biz derelerde ıslah yaparken beş yüz, bin yıllık debiyi dikkate alarak bir hesap yapıyoruz. Vatandaşlar bunu yanlış anlıyor. Vatandaş İstanbul'da dereleri işgal etmiş. Küçükköy ve Alibey deresinde taşkın olunca 'Devlet nerede? Belediye nerede?' diye bağırıyor. Biz dereleri ıslah edeceğimizi ve beş yüz yıllık debiye göre hesap yaptığımız söyleyince vatandaş ne desin bana. 'Biz beş yüz yıl yaşayacak mıyız' diyor. Derenin ne zaman geleceği belli olmaz. Belki elli, belki yüz sene sonra gelecek diyerek dereyi ıslah ettik."
Dere ıslahı yapılmadığı takdirde, toprakların su altında kalarak ekilemediğini kaydeden Prof. Dr. Veysel Eroğlu, "Zirai ürün kaybına yol açıyor. Şu ana kadar 4,5 milyon dekar araziyi taşkınlardan koruduk ve çalışma yaptık. Özellikle şunu vurgulamak istiyorum. 2003 yılında DSİ Müdürü olduğumda para yoktu, büyük borçlar vardı. Bizim üç E prensibimiz vardı. Ekonomik, emniyetli ve estetik olsun diyorduk. Geçmişte ekonomiye önem veriyorduk şimdi dere ıslahlarında estetiği ön plana alıyoruz" diye konuştu.
Bütün Derelerin Şehirlerin Gerdanlığı Gibi Olması Lazım"
Dereleri son derece zarif ve estetik olacak şekilde planlamaya gayret ettiklerine işaret eden Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, "Bütün dereler şehirlerin gerdanlığı gibi olması lazım. Arkadaşlara şu talimatı veriyorum. Kesinlikle dereler zarif, estetik olacak. Uydurma borularla değil gerekirse ferforje korkuluklar yaparak, çok daha zarif, vatandaş hayranlıkla seyredecek" dedi.
"Ucuz etin yahnisi kara olur" atasözünü hatırlatan Prof. Dr. Veysel Eroğlu, şöyle devam etti:
"Ucuz derenin görüntüsü berbat olur. Mutlaka derelerin şehrin gerdanlığı gibi olmasını istiyorum. Köprüler göze çirkin görünüyor. Artık bunları estetik, göze hoş gelen köprüler inşa etmemiz gerekir. Esnekliğe zarafete çok önem vereceğiz. Derelerde yapılan büyük yanlışlıklar var. Taşkın olunca mansaba bakıyoruz. Rize'de Taşlıdere vardır. Heyelan olunca taşlar inerken millet gürültüsünden korkar. Mansaba yakın bölümlerde taşlar dozerle kenarlara alınmış. Alt havzada çalışma yapılmış.
Üst havzaya menbaya kimsenin çıkmadığını hayretle gördük. Membaya en uca çıktığımızda bir vatandaş orada herkese mühendislik dersi verdi. Üst havzayı gösterdi. 'Balık baştan tutulur' dedi. Çünkü kişi burada yaşıyor. Artık ıslaha mansaptan değil, membadan bakacağız. Yukarı Havza Islah Planı başlattık. Sellerin oluşmasında yağan yağmurda yukarı havza tutulamazsa aşağı havzada sel haline gelir. Yağan yağışın akışını azaltmamız lazım. Yukarı havzada teraslama, ağaçlandırma ile akış kat sayısını azaltmamız lazım. Akış süresini uzatmamız lazım. Yukarı havzada tedbir almak tek çaredir. DSİ mansapta dere ıslahına başlamayacak"
Yukarı havza sel kontrol tedbirlerinin başarılı bir şekilde uygulandığını vurgulayan Bakan Prof. Dr. Veysel Eroğlu, "Doğubayazıt’ta havzanın bir bölgesinde yukarı havza tedbirleri alınca taşkın vuku bulmadı. Yakında bir köyde izin alamadığımız için tedbir alamadığımız için taşkın oldu. Sonuçta zararın ortaya çıkmasının ardından vatandaşın tedbir istemesi ile tedbir aldık. Geçmişte akış katsayısı yüzde 70 seviyelerindeyken yukarı havza tedbirleri ile yüzde 20 seviyelerine düştüğünü gördük." dedi.
Bütün kurumların dikkate alındığı ve ortak pilot havzaların seçildiği bir Taşkın Rusubat Eylem Planı hazırladıklarını bildiren Prof. Dr. Veysel Eroğlu, "Kim neyi ne zaman yapacak? Bütün kurumlar ne yapacağını belirleyerek bunun takipçisi de başbakan yardımcımız ile bizzat biz olacağız. Takvimi yapılmayan, takibi yapılmayan iş sonuçlanmıyor. Bütün kurumlar neyi, ne zaman yapacak? Bunu belirleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. (Ordu Yeni Haber)