Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
- 14:37 UYUŞTURUCU TACİRLERİNE OPERASYON
- 14:36 JANDARMA 1 HAFTALIK BİLANÇOYU PAYLAŞ
- 14:27 ÜNYE’DE YAKUT OPERASYONU
- 14:21 ZENGİN’DEN TAYİN VE GÖREVDE YÜKSELME AÇIKLAMALARI!
- 13:42 HARÇLIKLARI İHTİYAÇ SAHİPLERİNE AŞ OLACAK
- 13:36 “FATSA İÇİN BÜYÜK BİR AİLEYİZ”
- 13:30 TÜRK FINDIĞI HİNDİSTAN’DA
- 13:21 VALİ EROL, ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLERLE İFTAR YEMEĞİNDE BULUŞTU
- 11:47 ÜNYE 57’DE 4 TRANSFER
- 11:46 HALI SAHA HEYECANI YAŞANACAK
- 11:46 52 ORDU İPİN UCUNU ELİNE GEÇİRDİ
- 11:47 AKKUŞ’DA ADRES DEĞİŞMEDİ
- 14:40 “BU KUTLU YOLDA BİRLİKTE YÜRÜYECEĞİZ”
- 14:35 “EMANETİNİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ”
- 14:06 ARAÇ SAYISI 200 BİNE DAYANDI
OKUMUŞ’DAN EĞİTİM DEĞERLENDİRMESİ

Türk Eğitim-Sen Ordu Şube Başkanı Ömer Okumuş, 2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılının geride bırakıldığını belirterek, öncelikle görevlerini fedakârca yapan öğretmenleri ve tüm eğitim çalışanları kutladı.
Yeni eğitim-öğretim yılında öğretmenlerin eğitim sisteminin sorunlarının çözülmesi gerektiğini ifade eden Okumuş, “Ne yazık ki 2018-2019 da eğitim çalışanlarının yıllardır süre gelen sorunlarına çözüm bulunması anlamında yeterli adımların atılmadığı bir dönem oldu. Derslik ve öğretmen açığından, yönetici atamalarına, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetten, okullara ayrılan ödenek yetersizliğine, ders materyallerinin azlığına, okullaşma oranlarının düşüklüğüne kadar birçok alanda yaşanan sorun eğitimimizin niteliğine olumsuz etki etmeye devam etti.
Gelecek zamanlı taahütlerin sorunları çözmediği açık bir şekilde ortadayken topu sağa sola atmanın manası yok. Sorunlar da belli, çözüm yolları da. Ancak paralel yapıların etkisinden kurtulamadığımız sürece söylediklerimizin tamamının havada kaldığı herkes tarafından görülüyor. Eğitimi özelleştirmek için tam gaz yol alınıyor. Demedi demeyin-bu yolun sonu çıkmaz sokak! Bizden söylemesi, yol göstermesi; icraat makamında olanlar uygulayıcılar bu kötü gidişin sorumlusudur biline!” dedi.
Okumuş şunları söyledi: Hükümet ne yazık ki 2019 yılında eğitimin ihtiyaçları doğrultusunda atama bekleyen öğretmenleri göz önünde bulundurmamış ve şu ana kadar sadece 20 bin atama yapmıştır. Bakanlık, önümüzdeki süreç için de toplamda ne kadar atama yapılacağını duyurmamıştır. Sendikamızın yaptığı araştırmaya göre ülkemizde ücretli öğretmen sayısı 74 ilde 83 bin 783’tür. Türkiye genelinde baz alındığında, ücretli öğretmen sayısının 100 bin civarında olduğu görülecektir.
Ücretli öğretmenlik adeta asal istihdam modeli haline gelmiştir. Eğitim fakültesi ve diğer lisans mezunlarının dışında, iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları da ücretli öğretmen olarak derslere girebilmektedir. Bu noktada formasyona sahip olmayan insanların hangi bilgi ve donanımla derslere girdiği bir muammadır. Üstelik bu istihdam yönteminin hiçbir maddi kazancı yoktur, sadece modern köle gibi çalıştırma esası üzerine kurulmuştur, ücretli öğretmenler hiçbir özlük hakka sahip değildir. Dolayısıyla geleceği olmayan bu uygulamanın verim ve kalite açısından büyük arazlar doğurduğu artık görülmelidir.
Ücretli öğretmenliğe son verilmesi gerekirken, ücretli öğretmen sayısının yıldan yıla artması öğretmenlik mesleğine sürülmüş bir lekedir. 83 bin 783 ücretli öğretmen çalıştırılıyor olması, 83 bin 783 noktada öğretmen açığı olduğu anlamına gelir. Öte yandan atama bekleyen öğretmen sayısı 400 binin üzerindedir. Yine sendikamızın yaptığı araştırmaya göre norm kadro açığı ülkemizde sadece 66 ilde 110 bin 721’dir. Tüm bu rakamlar valiliklerden gelen resmi bilgilerdir. Dolayısıyla 20 bin, 30 bin atama devede kulak kalmaktadır. Sadece mart ayında gerçekleştirilen 20 bin sözleşmeli alımı için tam 6 katı yani 120 bin başvuru yapılmıştır. Durum böyle olunca 2019 yılında en az 100 bin atama yapılması gerekmektedir. Sendikamızın talebi; Ağustos ayında da 60 bin ilave atama yapılmasıdır.
MEB sözleşmeli öğretmenlere verdiği sözü TBMM tatile girmeden yerine getirmelidir.
Milli Eğitim Bakanlığı 2016 yılında çıkardığı bir KHK ile yeniden sözleşmeli öğretmenliği getirdi. O tarihten bu yana Bakanlık kadrolu öğretmen alımı yapmamaktadır. Sözleşmeliliği mülakat ile birlikte geri getiren MEB’in, bu uygulamayı kaldırması en öncelikli taleplerimizdendir.
Sözleşmeli öğretmenlerin özlük hakları yönüyle ciddi sıkıntıları bulunmaktadır. Tayin isteyemeyen, aile bütünlükleri bozulan, çocuklarının yanında olamayan sözleşmeli öğretmenler büyük dram yaşamaktadır. Üstelik bu şekilde aile bütünlüğünü esas alan Anayasa’nın 41’inci maddesi ihlal edilmektedir. Sözleşmeli ve ucube mülakat yöntemi kaldırılmalı, tüm öğretmenler aynı haklara sahip olarak kadrolu olarak atanmalıdır.
Ayrıca il içi özür grubu tayini bekleyenler de mağduriyet yaşamaktadır. Bazı ilçeler arasındaki mesafenin iki il arasındaki mesafeden daha fazla olduğu göz önüne alındığında, bu öğretmenlerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi çok önemlidir.
Yönetici atamalarında mülakat tamamen kaldırılarak, görevlendirmeler sadece yazılı sınav sonucuna göre yapılmalıdır.
Bilindiği gibi 2014 yılından bu yana yönetici atamalarında yazılı sınavın ardından mülakat yapılmaktadır. Bu durum yönetici atamalarının adil, şeffaf yapılamamasına yol açmaktadır. Zira geçmişteki mülakatlarda torpil listeleri oluşturulduğuna, liyakatli, ödüllü, ehil insanların değil; yandaşların görevlendirildiğine, mülakat komisyonlarının ciddi hak gasplarına yol açtığına tanıklık ettik.
Sendikamız yıllardır yönetici atama mülakatlarının kaldırılmasını talep etmektedir. Bu talebimizi Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a da iletmiştik. Buna rağmen mülakat uygulaması ısrarla devam etmektedir. Bakanlık yönetici atama süreciyle birkaç ayda birkaç kez değişiklik yapsa da, mülakatı kaldırmamıştır.
Şube müdürü yer değiştirmeleri bir yıl daha ertelenmiştir. Hak kazanan şube müdürlerinin yer değiştirmelerinin ertelenmesi, eğitim camiasında huzursuzluğa neden olmuştur. Bu şekilde MEB’de huzurlu çalışma ortamı sağlayamazsınız, adalet sözlükte yer alan bir kelime olarak kalır. Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz; yönetici atamalarında mülakatın tamamen kaldırılarak, görevlendirmelerin sadece yazılı sınav sonucuna göre yapılmasıdır. İş güvencemize kimse dokunmasın!
MEB tarafından hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu şu anda Maliye Bakanlığı’ndadır. Ne zaman kamuoyuyla paylaşılacağı ise net değildir. Talebimiz; Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun en kısa sürede paydaşların görüşlerine açılmasıdır. İş güvencesine dokunmak gibi bir hata yapılırsa, Türk Eğitim-Sen olarak meydanlara ineceğimizden kimsenin kuşkusu omasın.
Eğitim çalışanlarına şiddet uygulandığında bir şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılması ve en ağır cezai müeyyidelerin uygulanmasıdır.
Bu kanunda olması gereken en önemli hususlardan birisi, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi için en kısa zamanda yasal tedbirler alınmasıdır. Öte yandan her okula güvenlik görevlisi tahsis edilmeli, Sağlık Bakanlığındaki Beyaz Kod uygulaması acilen Milli Eğitim Bakanlığı’nda da başlatılmalı, silahsızlanma politikası desteklenmeli, silaha erişim zorlaştırılmalı, toplumda öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda kariyer basamakları da yer almalıdır. Ancak kariyer basamakları belirlenirken; sınav değil, hizmet yılı esası göz önünde bulundurulmalıdır. 10 yılını dolduranlara uzman öğretmen, 20 yılını dolduranlara başöğretmen unvanı verilmelidir.
Ayrıca Zorunlu Hizmet Tazminatı uygulamasıyla hem o bölgelerde öğretmenlerin gönüllü olarak çalışmasını sağlayabiliriz hem de öğretmen açığını giderebiliriz.
Yeni sistemde en büyük temennimiz; öğretmenlerin norm kadro fazlası olmamasıdır.
Yeni lise sisteminin nasıl sonuçlar doğuracağını, diğer sistemler gibi daha sonra bir kenara atılıp, atılmayacağını, eğitime nasıl bir katma değer sağlayacağını önümüzdeki yıllarda hep birlikte göreceğiz. Bu noktada yeni sistemde en büyük temennimiz; öğretmenlerin norm kadro fazlası olmamasıdır. Zira ders sayısının azaltılması ile birlikte öğretmenlerimiz norm kadro fazlası olup olmayacağına ilişkin endişe duymaktadır.
Yeni lise sisteminde en büyük ihtiyaç duyulan hususlar; okulların teknik alt yapılarının güçlendirilmesi, atölye, laboratuvar, spor salonları, bilgisayar sınıflarının oluşturulması, eğitim materyallerinin eksiksiz olmasıdır.
Öte yandan yönetici atamalarında liyakatin sağlanması yeni lise sistemi için de büyük bir ihtiyaçtır. Adaletli bir yönetici atama sistemi ile hem okullar sağlıklı yönetilebilir hem de öğretmenler adaletin tesis edildiği bir ortamda huzurla çalışabilir. Sonuçta bu sistemin uygulayıcıları öğretmenler olacaktır.
Öte yandan; öğretmenler, 3600 ek gösterge sözünün yerine getirilmesini beklemektedir. Üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bu sözün tutulmaması manidardır. Talebimiz; bu düzenlemenin Torba Yasa’ya alınmasıdır. Tabi sadece 4 meslek grubunun değil, tüm kamu çalışanlarının ek göstergeleri güncellenmelidir. Ek göstergeden yararlanamayan yardımcı hizmet sınıfına da ek gösterge verilmelidir.
Yardımcı hizmetli sınıfı personelinin görev tanımları mutlaka yapılmalıdır. Bu çalışanlara görev tanımı dışında işler verilmesinin önüne geçilmelidir. Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği sadece öğretmenlere değil, tüm MEB çalışanlarına verilmelidir.