Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
- 16:54 SAĞLIK HİZMETLERİ MASAYA YATIRILDI
- 16:34 ODÜ VE OTSO ARASINDA EĞİTİMDE İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ
- 14:56 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ETKİNLİKLERLE KUTLANACAK
- 14:50 33 BİN SÜRÜCÜYE CEZA
- 14:43 “BÜYÜK BİR GURUR VE MİNNETLE ANIYORUZ”
- 13:57 “ZAFERİ’NİN 110. YILINI GURURLA KUTLUYORUZ”
- 13:50 “ŞEHRİMİZİ GELECEĞE BİRLİKTE TAŞIYORUZ”
- 13:34 “ ÇANAKKALE BİR KAHRAMANLIK ÖRNEĞİDİR”
- 13:25 GÜLYALI’DA YOLLAR GENİŞLETİLİYOR
- 13:17 BU KÜTÜPHANEDE YOK YOK
- 13:18 BÜYÜKŞEHİR, ŞEHİTLERİ UNUTMADI
- 13:01 SOSYAL MEDYA DRAM, MEDYA İSE TARİH DİZİLERİNİ KONUŞTU!
- 12:50 ŞENTÜRK; “ÇANAKKALE, BİR DÖNÜM NOKTASI OLMUŞTUR”
- 12:18 ŞANLITÜRK: ÇANAKKALE, BİRLİK RUHUMUZUN SİMGESİDİR!
- 12:16 GÜLYALI’DA YOLLAR GENİŞLETİLİYOR
TÜRKİYE’NİN POLİTİK SEYRİ VE MHP’DE NELER OLUYOR?

HAFTANIN RÖPORTAJI:
Türkiye nereye gidiyor? MHP’de neler oluyor? Sorularını Gazetemiz Editörü Şafak Deliçakar, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ordu eski İl Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Adayı Avukat Mustafa Resuloğlu ile değerlendirdi. Deliçakar’ın yaptığı haftanın röportajında, başta ülke gündemi olmak üzere, AK Parti’nin 14 yıllık serüvenini, Merkez sağ ve merkez solun içerisinde bulunduğu durumları ayrıca MHP’de yaşanan gelişmelerin nabzını tuttu.
MHP’de son oluşum, 19 Haziran ve 10 Temmuz kongreleri, Partide bölünme sinyalleri, Erken seçim ve MHP ile Ülkücü Harekette Birlik, Beraberlik beklentileri, AKP’nin Yeni Anayasa, Başkanlık ve 2023 Yeni Türkiye hedefi ve daha fazlası hakkında ki soru ve cevaplar işte bu röportajda dobra dobra konuşuldu.
AK Parti, CHP ve MHP’lilerin elinden düşürmeyeceğine inandığımız röportajda Av. Mustafa Resuloğlu, merkez sağ ve merkez sol tabanına çok önemli uyarılarda bulunarak partisi MHP’lilere ve ülkücü camiaya da net mesajlar verdi.
Deliçakar ile Resuloğlu arasında geçen ve 2016 yılının ilk yarısına damgasını vuran röportaj ise şu şekilde kaydedildi:
Ş.D.: Sayın Resuloğlu, kamuoyu sizi tecrübeli bir hukuk adamı, donanımlı bir avukat ve basiretli bir siyasetçi kimliğiniz ile tanıyor. Tabi bende aynı kanaatteyim. Bu yüzden sorularıma samimiyetle ve dobra dobra cevap alacağımdan da hiç şüphem olmadığı için, bu buhranlı günlerde sizinde bize misafir olmanız kaçınılmaz oldu.
15 yıl geriye gitmek istiyorum. Sosyal adaletçi düşüncede, İslam’ın siyasallaşmaya doğru kayma endişeleri, 14 yıllık tek başına iktidarın, millet üzerinde kurduğu sistem ve gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mustafa Resuloğlu: Teşekkür ediyorum. Özellikle belirtmekte yarar görüyorum. Her hafta yayınladığınız ve çok önemli konu ve sorunlara parmak bastığınız haftanın röportajını bende yakından ve ilgi ile takip ediyor, bu alanda ki performans ve başarınızdan dolayı da seni ve gazetenin tüm ekibini ayrı ayrı tebrik ediyorum.
Sayın Deliçakar; Özellikle ve öncelikle değerli okuyucularınızın Ramazan ayını tebrik ediyor, affa vesile olmasını niyaz ediyorum. Ramazan gününde ülkemizi kan ve gözyaşına boğan teröristleri, destek verenleri ve göz yumanları lanetliyor ve şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum.
Özellikle ülkemizi 14 senedir tek başına kontrolsüz, fütursuzca yöneten bir iktidarın şikayet etme hakkı bulunmadığı gerçeği üzerinden sözlerime başlamak istiyorum. Türkiye’de sistemi kontrol edenler değerleri dejenere ederek işe başlamaktalar. Bu girişimlerini de en fazla hassas görünen gruplarla yapmaktalar. Türkiye’de sosyal adaletçi düşünce CHP ile, Liberalizm ANAP ile bitirildiği gibi Siyasi İslam ise AKP iktidarı ile yozlaştırıldı.
Bu yozlaşma her kurumda genel kabulleri altüst ettiği gibi toplumsal genetik kodlar değiştirilerek İran veya Suudi Arabistan modeli modern dünyanın gereklerine aykırı skolastik düşünceye dayalı akla, bilime değil nakle dayalı düşünce yapısı ile “hazır inanma eğilimli militanlar” yetiştirilerek yaşam piramidinin en alt noktası olan güvenlik ihtiyacının güdülenmesi ile korku toplumu üretilerek tek merkezden yönetilen sürü psikolojisi ile bireyselci, özgürlükçü, serbest teşebbüsçü modern toplum anlayışından kabile/klan yapısına evrilmiştir.
Bilinçli olarak korku toplumu o kadar yönlendirildi ki Artık Savaş zamanı bile saldırıya maruz kalmayacağı düşünülen Ankara’nın göbeğinde ve GKB yanı başında bile can güvenliğinden endişe duyulur hale geldi. İnsanlar komşularından ürken, unutulan çocuk bezinden bomba var diye korkar hale geldiler.
Ş.D.: Korku toplumu ile yandaş toplum arasında ki kaos ne gibi olumsuz sonuçlar doğurdu?
Mustafa Resuloğlu: Kaos düzen haline gelerek normal şartla unutuldu, sistematik olarak siyasallaştırılan kamu kurum ve kuruluşları bir siyasi parti teşkilatı gibi çalıştırılmaya başlandı. Bir gecede başka siyasi görüşlere sahip olan sendikalarına bağlı müdürler görevden alındı, polis kolejleri yılın ortasında kapatıldı, siyasi organizasyona bağlı olmayan ve bahşiş ve bağış vermeyen müteahhitler ihalelere kabul edilmeyerek refüze edildi, isteğe uygun davranmayan sivil toplum kuruluşları baskı ve sindirme politikaları ile sivil insiyatif olmaktan uzaklaştırıldı.
Yolsuzluk, rüşvet İran’daki gibi humus adı altında gayriresmi hale geldi, bu durumu ortaya çıkartanlar vatan haini vs. ilan edildiler.çeşitli kontrol görevi bulunan kamu kuruluşları muhalif gözükenler üzerine gönderilerek ekonomik ve sosyal baskı altına alındılar.
Ş.D.: Aynı zaman dilimi içerisinde 14 yıllık iktidarın Dış politikada ki seyri için neler diyeceksiniz?
Mustafa Resuloğlu: Dış politikada başarısızlık ve dar görüşlülük tüm dost ülkelerle bizi düşman ettiği gibi düşmanlarımızla da husumetimizi kat kat arttırdı. Özal Zamanındaki “küresel güç” şişirmesi aynen tekrar edilerek Dünya lideri söylemi ile bizden başka kimsenin inanmadığı ve itibar göstermediği öngörüsüzlük iklimi nasıl daha önceki söylem Irak’taki kazanımlarımızı elimizden aldığı gibi bu söylemde Suriye’deki iç savaşı ülkemiz sınırları içerisine soktu. Müteahitlerimizin en büyük destekçisi Libya ile olan dostluğumuz bittiği gibi Ticari ilişkilerimiz bile sonlandı. Mısır’daki garip politikamız Ortadoğu üzerindeki söz söyleme hakkımızı elimizden aldı.
Almanya’ya Ermeni soykırımı için söz söyleme hakkımız bu soykırım söylemini daha önceden benimseyen Suriye, Suudi Arabistan gibi dost ve Müslüman ülkelerce elimizden alındı. 3 milyonu geçen, kimliksiz, ikametgahsız sığınmacılar yüzünden Ordu şehir merkezinin 15 katı kadar insan düzen bozucu oldu.
Ş.D.: Bu duruma nasıl gelindi?
Mustafa Resuloğlu: Tabi bu durum kendiliğinden vücuda gelmedi. Devlet kadrolarının tecrübe ve liyakat esaslı olarak değil, yağcılık ve yandaş esaslı olarak dizaynından ileri gelmiştir. Terörle mücadelede Özel timin tavsiyesi, silahların Orduya devri, daha sonra Ordunun yetişmiş asker ve sivil personelinin görevden uzaklaştırılıp hapse atılması, Devlet sırlarının çuval ve çantalarla basına servisi, suikast bahanesi ile en mahrem bilgilerin ehil olmayan ellere teslimi, Açılım diye ne idüğü belirsiz bir sürecin başlatılması, eylem yapamayan teröristlerin rahatça silahlanmalarının sağlanması, il ve ilçelerin teröristlere teslimi, teröristlere şehitlik açtırılması, PKK’lıların başka gün yokmuş gibi 29 Ekim de pis ayakları ile vatan topraklarından geçirilmesi, 10 Kasım’da mezarı bile belli olmayan kralın ayağına otele giden CB ve BB, Askerlere operasyon izni verilmemesi Anayasa’da var olmayan yönetim şekillerine göre valilere yetki verilmesi ki, Valiler olağanüstü hal ve sıkıyönetim hali hariç operasyon yetkisi kullanamazlar-gibi devlet tecrübesi ve yönetim kabiliyeti açısından yetersiz ve kalitesiz yapılanma ülkemizi içinde bulunduğu korkunç zafiyete sebep vermiştir.
Türk kimliğinin bu kadar aşağılandığı, TC ibarelerinin kaldırıldığı, Türkçü olmanın ırkçı sayıldığı,tamamen Arabi dünya görüşü ve felsefesi ile hükmedilen içinde bulunduğumuz zaman kesitinden 2023’e bakmak mümkün değildir.
Ş.D.: Gelelim MHP’ye, MHP’de son oluşumları nasıl değerlendiriyorsunuz? MHP’de neler oluyor?
Mustafa Resuloğlu: Partimizdeki son oluşumlar ve genel merkez yönetimine yönelik değişim talebi siyasetin gereğidir. Her bir toplumsal birliktelikte muhalefetin varlığı iktidarın şuursuzluğu, despotluğunu, tek başına hükmetmesini engellemeye yönelik çaba olup aynı zamanda da kontrol mekanizmasıdır.
Muhalefeti hain olarak nitelemek siyasi parti ve herhangi bir kuruluşun değişimini, zamana göre evrilmesini engeller. Ancak tarafların yönetime talip olurken kendinde önceki yönetimleri hain ilan edip refüze etmesi veya iktidara sahip olanların diğerlerini ötekileştirmesi siyasi parti veya kuruluşların bölünmesine ve küçülmesine yol açar.
Bu haliyle Rahmetli Başbuğ’un sağlığında da kendisine muhalefetin varlığı göz önüne alındığında muhalefetin çoğalma hakkı engellenmemeli ve buna mukabil olarak ta beyhude ve olmayacak çabalarlarda yönetimin asli görevini yapamayacak şekilde zafiyete uğratılmaması gerekmektedir. Fikir partilerinde belli dünya görüşü ve ideolojisine sahip olan partilerde bugün kongre yapsanız ve oyların tamamını alsanız ertesi gün tekrar kongre yaptığınızda 250-300 muhalifin örgütleneceği aşikardır. MHP’de kabuk değiştirme çabası bulunmakta olup mevcut genel merkez yönetimi seçimden kazanarak çıksa da kendi içerisinde belli değişikliğe gidecek mesajı almıştır kanaatindeyim. Benim endişem muhalif hareketin sadece genel merkezi fiziki olarak ele geçirme çabası içerisinde olmasıdır. Şu ana kadar söylem,sistem,yapısal değişiklere ilişkin olarak eleştirinin gelmemesi ve Sadece Sayın Genel Başkan’ın gitmesinin partiye ivme kazandıracağı söyleminin toplumsal karşılığı olduğu iddiasının yeterli olmadığı kanaatindeyim.
Netice itibariyle partimiz kişilerle varlığını devam ettirecek bir dünya görüşüne sahip olmayıp yüklendiği misyon ve dünya görüşüne göre Türk varlığı sürdükçe iddiası olan bir partidir. Özellikle Sayın Başbakan’ın partisi gibi kişi yoluna değil-dikkat edilirse Yolumuz Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yoludur demiştir-Başbuğumuzun Dediği gibi kendi yolu değil Hak yolu, Hakikat yolu ve Allah yolunu işaret eden ulvi yolun yolcularının oluşturduğu fikri bir harekettir. Sayın adaylarında bu gerçeği unutmaması gerekmekte olup kırılacak da, dökülecekte ülkücülerin olduğu bilinçle hareket etmeleri gerektiği kanaatindeyim.
Özellikle “Balgat” söylemine çok kırıldığımı ifade etmekteyim.”İmralı gibi,kandil gibi” bir şer odağını adlandırır gibi bir söylemin partimiz adına hoş olmadığını düşünüyorum.Özellikle Sayın Genel Başkanın toplumsal sorumlulukları alma yöntemi,Devletin önemli konularında duruşu,devletin ve milletin değerlerini tavizsiz savunmasının ve partimize verdiği hizmetler göz önüne alınarak bu söylemi hak etmediğini düşünüyorum.
Ayrıca Sayın Genel Başkan Adaylarının da kişisel başarılarının ve seçimlerde gösterdikleri çabaların karşılığına göre de pozisyon almaları gerektiğini düşünüyorum.Bu günlere gelişlerinde önseçim,partinin oy ortalamasının üstünde oy almaları vs gibi değerlendirmeleri serinkanlılıkla yapıp partimizde bütünleşmeye,birlik ve beraberliğe sebep olacaklarına inancım tamdır.kongreden umduğum yapısal,sistematik,söylem ve eylem değişikliği ile partimizin büyümesidir.Bu çekişmenin uzun vadede partimiz için hayırlı olduğu kanaatindeyim.
Ş.D.: Kongre adına 19 Haziran mı? 10 Temmuz mu?
Mustafa Resuloğlu: Tüzük kongresinin 19 Haziran da yeterli çoğunluk sağlanırsa yapılacağını kanaatindeyim. 10 Temmuz itibariyle yapılacak kongrenin tüzük değişikliği ve seçim için tüzükte öngörülen süreyi karşılamadığı, özellikle askı süresi ve Yargıtay’a bildirme gibi süreçlerin yerine gelmemesi bakımından keemlenyekün olacağı kanaatindeyim.19 haziranda tüzük değiştirilebilirse 10 temmuzda seçim olabilir. Ancak bu sürecin sağlıklı olduğu yönünde endişelerim bulunmakta olup ekimde başlayacak ilçe kongrelerinin beklenerek yeni yönetim ve delegelerle yapılacak bir kurultayın sağlıklı olacağı kanaatini taşıyorum. Çünkü Eğer merkez yönetimi değişirse ilçe ve il fesihleri,üye kayıtları vs. gibi hususlar bize çokça zaman kaybettirip baskın seçimde zararımıza yol açar endişesi taşıyorum.
Ş.D.: MHP’de bölünme sinyalleri tehdidi var. Bu ciddi bir sıkıntının işareti olabilir diye düşünüyoruz. Bu zihniyet içerisinde olanlara neler dersiniz? Ne tavsiye edersiniz?
Mustafa Resuloğlu: Yeni yönetimin tavrına bağlı bir durumdur. Genel merkez yönetimi seçimi kazanırsa bölünmenin olmayacağı bir kısım ülkücünün kendini tasfiye edeceğini düşünüyorum. Genel merkez seçimi kazanırsa B planı olarak bir kısım muhalefeti tasfiye edeceği görüntüsü verdi. Ancak Muhalefet seçimi kaybederse “B”planı hakkında bilgi sahibi değiliz maalesef. Özellikle seçimi kaybedersek arkadaşlarla karar alacağız lafı beni endişeye sevk etmektedir. Lider adayı olarak “arkadaşlarla karar alırız” lafı yeni parti kurma belirtisidir. Lider adayı net olarak tavrını koyar ve lider yoksa partide yoktur. Kişisel anlamda bende seçim kazandım ve kaybettim, ama hep partimin geleceği için çalıştım. Kurucu ilçe başkan yardımcılığı, teşkilat başkanlığı, il sekreterliği, ilçe başkan yardımcılığı, il 2. başkanlığı, belediye meclis adayı, 2 kere seçim koordinasyon merkezi başkanlığı,milletvekili adaylığı,kurultay delegesi de oldum,ilçe delegesi bile olamadım.Ülkücünün küsme hakkı bulunmamaktadır. Bölünmenin olmayacağı, gideceklerinde ülkücü olmadığı kanaatindeyim.
Ş.D.: Erken seçim beklentisi olan Türkiye’de, MHP ve Ülkücü harekette kaçınılmaz olan birlik nasıl sağlanır veya sağlanmalı?
Mustafa Resuloğlu: Erken seçim artık herkesim için riskli hale gelmiştir. 14 yıldır tek başına ülkeyi yönetmiş acemi ve bilinçsiz bir kadronun yıpranmışlığı ortadadır. Özellikle %49 oy almış ve tek başına iktidar olmuş bir başbakanın görevden alınış şekli vefanın ciddi anlamda olmadığı tabi olanlar, boyun eğenler ile dik durmaya çalışanların ve Ahlak ile emir kulu çatışmasında Ahlakın kaybettiği bir ortamda tek adam düzeninde tepkilerin kontrol edilebilir olduğunu, denetleyemeyecek bir siyasi iradenin seçime gitmesinin kolay ve kabul edilebilir olmadığını düşünüyorum. Öyle bir durum olsa idi MHP’nin Mahkemelik ve kurultay zorlaması olduğu bu ortamda ve CHP liderine aşırı yüklenmeler ile kamuoyunda yıpratılması karşısında kendisini güçlü gören bir iktidar derhal seçime giderdi.
Ülkücü hareket seçimleri kurtuluş savaşı mantığıyla göreceği için beklide birlik ve beraberliğimizi bir erken seçimle sağlama ihtimalimiz daha da yükselebilir.MHP’nin Türkiye’de %3 olduğu dönemde Erzurum,Erzincan vs. gibi çokça il merkezinde açık ara belediye başkanlığı seçimi kazandığını unutmayalım.Türk’ün esareti en fazla 40 yıl sürmüştür.Geçmişimiz genlerimiz ve asil kanımız kudretli ve kuvvetli olup zorluklar başarma azmimizi kamçılar.Sürüden ayrılan koyunlarla değil 17 Kurtla tekrar diriliriz EvelAllah.Müslüman Türk’e umutsuzluk yoktur.
Ş.D.: AKP’nin, Yeni Anayasa, Başkanlık, ve 2023 Yeni Türkiye hedefinde MHP’nin rolü nasıl olmalı?
Mustafa Resuloğlu: Yeni Anayasa zaruri bir ihtiyaçtır. Ancak her şeyi kanunla düzenleme mantığı gelişmenin önünü tıkar. Çünkü Hukuk toplumsal evrilmeye göre gelişir.İlk önce internet çıkar sonra kanunu.Türkiye’de dünyadaki tüm ülkeleri yönetecek kadar kanun bulunmaktadır. Aslolan hukuka saygı ve toplumsal ahlakın gelişmesidir. Fiili olarak Anayasanın hükümleri geçersizdir demekle zaten hukuki saygınlığı ve kanunların caydırıcılığını ortadan kaldırmış olursunuz. Bu anlamda toplumsal uzlaşma ve inanmışlıkla ortaya çıkartılmayan Anayasanın uzun vadeli bir saygınlığı olmadığı kanaatindeyim. Nazi rejiminde ve İtalyan diktatörlüğünde de anayasa vardı. Kanun devleti ve hukuk devleti kavramlarını ayıramayan bir zihniyetin yapacağı anayasanın memlekete hayır getirmeyeceği kanaatindeyim.
Yeni Türkiye deyiminden zaman olarak belirtme yapıyorsanız diyeceğimiz yoktur. Ancak Yeni Türkiye diyerek yukarıda izah ettiğim tablodan görülen bir Türkiye’den bahsediyorsanız bize eskiyi aratmaktadır. 2023 Türkiye’sinde MHP’nin rolü bence evvelemirde iktidar daha sonra önce tamir, toplumsal Ahlak ve Hukuka bağlılığın geliştirilmesi, Büyüme ve Lider devlet misyonu olmalıdır.
Ş.D.: Sayın Resuloğlu, ben başta partiniz MHP ve Ülkücü tabanın yanı sıra merkez sağ ve merkez solun yaptığınız açıklamalardan çok şey istifade edeceği kanaatindeyim. Sizi ağırlamanın onuru ile gazetem ve okurlarım adına yaptığınız açıklama ve verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyorum.
Mustafa Resuloğlu: Bende sizin kaleminizin gücünün tartışılmaz olduğu bilinci ile gerek sizin, gerek gazetenizin yeni vizyon ve misyonunda başarılarınızın devamını diliyor, okurlarınıza da sevgi ve saygılarımı sunuyor, bu güzel sayfada kendime yer bulduğum için de şükranlarımı arz ederek teşekkür ediyorum.