Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
- 17:17 ORDU TURİZM GELİŞTİRME KURULU TOPLANTISI YAPILDI
- 16:16 VALİ EROL, AYBASTI AFET KONUTLARINI İNCELEDİ
- 15:32 KENT LOKANTASI’NA KARDEŞ GELİYOR
- 14:54 KADINLAR HEM ÜRETİYOR HEM KAZANIYOR
- 14:53 DÜZENSİZ GÖÇMENLERE GEÇİT YOK
- 14:53 TIBBİ ATIKLAR BERTARAF EDİLİYOR
- 13:38 KIRANLI, POLİS TEŞKİLATININ 180. YILINI KUTLADI
- 13:23 ALTAŞ, ÖZER’E TEŞEKKÜR ETTİ
- 12:48 AĞAÇLAR KORUNACAK
- 12:46 BAŞKAN GÜLER’DEN 180. YIL KUTLAMASI
- 12:35 KÂĞIT BORDRO KULLANIMI İŞ DAVALARI RİSKİNİ ARTIRIYOR
- 12:34 TES’DEN MAĞDUR OLAN MESLEKTAŞLARA ÖNEMLİ DESTEK!
- 12:13 OAL, GELENEĞİ BOZMADI, ROTA ÇANAKKALE
- 11:54 YILMAZ: ÇARE EK ZAM VE REFAH PAYIDIR
- 11:53 ZENGİN: BAŞVURULARIMIZI YAPTIK!
ZATÜRRE ÖLÜME YOL AÇIYOR

Zatürre (Pnömoni) akciğerleri etkileyen solunum sistemi enfeksiyonu olup, aşısı ve tedavisi mümkün bir hastalık olmasına rağmen dünya genelinde çocuk ve yetişkinlerde en sık ölüme yol açan enfeksiyon hastalığıdır. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu önemli hastalığa dikkat çekmek için 2009 tarihinden itibaren her yıl 12 Kasım tarihini dünya zatürre günü olarak belirlemiştir.
Medical Park Ordu Hastanesi İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu 12 Kasım Dünya Zatürre Günü nedeniyle önemli açıklamalarda bulundu.
Genellikle kış aylarında ve ilkbaharın başında artış gösteren zatürre üst solunum yolu enfeksiyonlarını takiben veya mikroplu damlacıkların direk akciğerlere ulaşmasıyla oluşabileceği gibi hastanın vücudundaki bir iltihap odağından mikropların kan yoluyla akciğerlere ulaşmasıyla da ortaya çıkabilir.
Zatürrenin Belirtileri Nelerdir?
En sık rastlanan hastalık bulguları öksürük, renkli balgam (yeşilimsi, sarı veya kanlı olabilir) nefes darlığı, göğüs ağrısı, üşüme, titreme, yüksek ateş, terleme şeklinde olup halsizlik, yorgunluk, kas, eklem ve baş ağrıları eşlik edebilir. Bebek ve küçük çocuklarda kusma, huzursuzluk, solunum sayısında artış, nefes alma ve yeme zorluğu gibi atipik bulgularla seyredebilir.
Zatürre için ileri yaş (65 yaş üzeri), kanserler, diyabet, kalp, akciğer (astım, KOAH) , karaciğer ve böbreğin kronik hastalıkları, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullanımı önemli risk faktörleri olmakla birlikte tamamen sağlıklı bir kişide de ortaya çıkabilir. Bahsedilen riskli grupların yıllık grip ve önerilen şekilde pnömoni aşılarını yaptırmaları önemlidir.
Zatürrenin Sebepleri Nelerdir?
Zatürreye sebep olan mikropları çoğunlukla tespit etmek mümkün olmamaktadır. Tedavi muhtemel etkene yönelik uygun antibiyotik ve destekleyici tedaviler şeklindedir. Özellikle yaşlı, diyabet, kalp ve böbrek hastalıkları gibi ek hastalıkları olan, yakın zamanda başarısız antibiyotik kullanımı ve yaygın akciğerler tutulumu olan olguların yatırılarak tedavisi gerekir. Yoğun bakımda solunum desteği gerektiren hastalarda ölüm oranları %30-40'lara varmaktadır.
Zatürreden Korunma Yolları Nelerdir?
El yıkama alışkanlığı ve kişisel temizlik gibi genel hijyen kurallarına dikkat edilmesi, bulunulan ortamın düzenli olarak havalandırılması, diyabet, kalp yetmezliği gibi kronik hastalıkları olanların uygun tedavisi özellikle akciğer hastalarının sigarayı bırakılması da zatürreden korunmada etkili olabilecek diğer önemli faktörlerdir.
Şüphesiz zatürrede erken tanı çok önemli olup solunum ve 3 günden fazla süren ateş yakınması olan herkes mutlaka bir sağlık kurumuna müracaat etmelidir.
Bebeklere Dikkat
Küçük bebekler konusunu özellikle vurgulamak istiyorum. Her yıl yaklaşık 1 milyon çocuk zatürre nedeniyle ölmekte olup çocuklarda başta gelen hastaneye yatış sebeplerinden biridir. Bebekler bağışıklık sistemi tam gelişmediği için en önemli riskli gruptur. Beslenme yetersizliği, ilk 6 ayda yetersiz anne sütü verilmesi, kalabalık yaşam, ebeveynlerin sigara içmesi ve iç ortam hava kirliliği gibi çevresel şartlar zatürreye yakalanma riskini artırır.
Pnömokok bakterisi en sık rastlanan menenjit ve zatürre etkeni olup küçük bebek ve riskli hastalarda korunmada en etkili yol aşılamadır. Pnömokok aşıları ülkemizde 2 yaş altı bebeklerin mecburi aşılama takvimine alınmıştır.
Doğum sonrası bebeklerin enfeksiyonlara karşı aşılanması başta DSÖ olmak üzere tüm sağlık otoritelerinin üzerinde önemle durduğu bir konudur.
Buna rağmen son yıllarda özellikle sosyal medya üzerinden organize olan kişi ve gruplarca son derece kafa karıştırıcı açıklamalar yapılmakta ve halkımızda aşılamaya yönelik tereddütler oluşmaktadır. Gelişmiş batı ülkelerinde de benzer yaklaşıma sahip pek çok grup vardır. Örneğin bu olumsuz yaklaşımlar yüzünden uzun zamandır salgınlarına rastlanmayan kızamık hastalığı Avrupa'nın bazı bölgelerinde (Romanya, İsviçre) aşısız insanlarda salgınlara yol açmıştır.
Üzülerek söylemeliyim ki aşı reddi konusunda son zamanlarda gözle görülen bir artış göze çarpmaktadır. Özellikle son yıllarda yaşanan göç dalgaları, çatışmalardan ve doğal afetlerden etkilenen bölgelerdeki salgınlar, antibiyotiklere karşı direnç gelişimi, yaşlanan nüfusun yoğun olarak bağışıklığı baskılayan hastalıklarla mücadele etmesi ve bağışıklığı baskılayıcı ilaçların yoğun kullanımı başta pnömoniler olmak üzere aşıların önemini daha da arttırmaktadır.